Korona olayının patlak vermesinden sonra eve kapanınca bazı sıkıntılar da beraberinde gelmeye başladı. Uzmanların ifadelerine baktığımızda salgında evde kalan çiftlerin birbirlerine eşini tanıyamadıkları yönünde eleştiri getirip psikiyatriste başvurduklarını öğreniyoruz.
Akıl alacak gibi değil. Eve kapanınca insan eşini daha önce tanıdığından farklı tanıdığını söyleyerek isyan ediyor. Böyle bir gerçek ile de karşılaştık maalesef.
Şiddet artmış, boşanmalar da artış göstermiş bu sürede. Korona yasaklarını öncelikle evde istirahat gibi algılayan çiftler daha sonra bunu bir eziyet olarak görmeye başladılar. Evde kalma süresi artınca kavganın da dozu artmış.
Korona virüs salgını öncesi herhangi bir ailede tartışma yaşandığında aile bireylerinden bazılarının dışarıya çıkıp sakinleştikten sonra eve dönmeleriyle aile içi sorunların daha fazla büyümeden çözülebiliyordu. Her diyorduk ya ‘sakinleş, kendine gel’ diye. Onu yapıyorlardı ve olay büyümüyordu.
Ancak sokağa çıkma kısıtlamaları nedeniyle aileler tartışmış olsa da dışarı çıkamıyor. Dolayısıyla gerginliklerin şiddete kadar varan noktaya gelmesine zemin hazırlanıyormuş.
Böyle bir durum tespiti var ortada.
Eşlerin verdikleri ilk savunma mekanizmasına ait cümleler içinde bakın neler yer alıyor?
"Ben eşimi böyle tanımazdım. İşine gider gelir ben de işime gider gelirdim. Değişik huyları ortaya çıktı. Anlaşamaz olduk"
Korona olayından sonra psikiyatrislere de büyük görev düşmeye başladı. Onun içindir ki Adana’daki Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nün ÇKA desteği ile hayata geçireceği programda ailelerin terapisine el atılması önem arz ediyor.
Toplumun sağlığını yeniden ayağa kaldırmak gerekiyor.