Canlı-cansız her şey için tek ortak kavram, zaman kavramıdır sanırım. En azından, her şey için doğma, var olma, ortaya çıkma gibi bir başlangıç ve ölme, yok olma gibi bir bitiş söz konusu olduğuna göre, zaman da beraberinde söz konusudur. Yaşam, sadece canlılar için geçerli olan ve doğumdan ölüme kadar geçen süre içindeki her şeyi içine alan bir kavramdır.
Her bitkiyi bir birey olarak düşünürsek, başlangıç, tohumun su almasıyla başlar. Tohuma su girmesi bir dizi fizyolojik olayları tetikler ve ardından, tohumdaki embriyo için büyüme ve gelişme, yani doğum zamanı başlar.
Doğum ile beraber bitkinin ilk faaliyeti, arayış hazırlığına girmektir. Bitkinin var olabilmesi, su, ışık ve besine ulaşabilmesine bağlıdır. Bunun için toprak altına (Kök) ve toprak üstüne (Gövde ve yapraklar) doğru olmak üzere iki farklı yönde kollar atarak, arayış hazırlıkları yapar. Su ve besinin bir kısmı toprak altında olduğundan, ulaşmak fazla zaman almaz. Işık için arayış, ilk yaprakların (kotiledon yapraklar) toprak üzerine ulaşmasına dek sürer.
İlk yaprakların toprak üzerine çıkması, zorlu bir süreçtir. Doğa, her bitkiye, yaşama iyi bir başlangıç yapabilmesi için gerekli kaynakları sunmuş olsa da, şartlar her birine rasgele dağıtılmıştır. Kimi toprağın hemen yüzeyine düşmüştür; yakıcı güneş ile yüz yüze iken var olma mücadelesine girdiğinden, kendisine verilen kaynakları kullanamadan kurur. Kimi yeterince derinlere düşmüştür; Yakıcı güneşten etkilenmez, üstelik üzerini örten toprağın kaynakları varken kendi kaynaklarının çoğunu kullanmaya gerek de duymaz. Kimi ise, daha da derinlere düşmüştür; ışığa ulaşamadan kaynakları tükenir.
Toprak altında kapalı halde olan ilk yapraklar, toprak yüzeyine çıkmasıyla beraber açılarak güneşi selamlar. Filizlerin güneşe yaptığı selam, aynı zamanda canlılığın devamına, hayata yapılan bir selamdır. Selamlamanın ardından, ilk yaprakların hemen dibinden bir filiz yukarıya doğru uzar. Bitkiler için bu filizler, bebekliğin bitmesi, çocukluğun başlaması anlamına gelir. Nasıl bebekler birbirine çok benziyorlarsa, ilk yapraklar da birbirine çok benzer: İlk bakışta hangi tür olduğunu anlamak zordur. Sonradan çıkan yapraklar, türünün özelliğini gösteren şekillere sahiptir. Artık, çocukluk başlamıştır.
Çocukluk, bitkinin yemyeşil, cıvıl cıvıl olduğu dönemidir. Bitkinin sürekli aktif olduğu, tüm zamanını büyüme ve gelişme faaliyetleri ile geçirdiği bu dönem, bitkinin hayatında yaşayacağı ikinci zorlu mücadelenin başladığı dönemdir. Bitki, başlangıçtan bu zamana kadar doğanın kendine verdiği kaynakları kullanmıştır. Artık kendisi ne yapabilirse, o kadar ile yetinmek zorundadır.
Çocukluk döneminde de şartlar çetindir ve bu şartlar altında ergenlik dönemine kadar vereceği mücadele, onun sonraki hayatındaki başarılarının da temeli olacaktır. Başta, çevresinde bulunan ve ihtiyaçlarına ortak olan diğer bitkiler ile var olma mücadelesini kazanmalıdır. Aynı zamanda hem toprak altında, hem de toprak üstünde arayışlarını artırmalı ve mümkün olduğu kadar yayılmalıdır. Aksi halde, en ufak olumsuzluk, çok büyük hayat mücadelesini gerekli kılacaktır. Tüm bu mücadelelerden sonra, yaşamın başlangıcı sona erecek ve yaşam, üretmek ve üremekle geçecek yeni dönemlerle devam edecektir