Bazı bitkiler vardır, dünyanın farklı yerlerinde yetişse de bazı yerlere farklı renkler katar.
Zamanla bulunduğu yerde bir simge, sembol haline dönüşür. Gelin duvağı (Begonvil) da bu
bitkilerden biridir. Üstelik bu bitki, Çukurova’yı çok sevmiş, Çukurovalılar da onu
benimsemiştir.
Gelin duvağı, her şeyin aşırısını sevmeyen bir bitki olduğu halde, kendi cazibesinin
aşırılığından ödün vermez. Bitkinin cazibesini sağlayan, canlı renkleridir. Aslında çiçekleri
küçük olduğundan fazla dikkat çekmez. Çiçek sürgününün uç kısmındaki renk değiştirme
özelliğine sahip birkaç yaprak, çiçeğin etrafını sararak, çiçek ile bütünleşmiş bir görüntü
oluşturur. Tacın etrafında bol miktarda yer alan bütünleşmiş yapı, değişen yaprakların canlı
renkleri ile bulundukları mekanları gelin gibi güzelleştirir.
Gelin duvağının çit bitkisi olarak kullanılması yaygındır. Yayıldığı yeri bir duvak gibi
sardığından, özellikle giriş kapılarının yanına dikilerek, kapı üzerleri duvak gibi sardırılır.
Binaların köşelerinden ya da balkonlara doğru yükseltilerek, aşağı doğru bir şelale gibi
saldırılması da yaygındır. Her halükarda, bulunduğu yerlere kattığı renklilik, her zaman göz
alıcıdır.
Gelin duvağı, yetiştirilmesi zor bir bitki değildir. Yetiştiği ortamdaki aşırılıkları sevmez,
ancak Çukurova’ya adapte olduğu için tolerans gösterir. Su, yağışlar, düşük sıcaklıklar,
yüksek sıcaklıklar gibi çevre şartlarının aşırılaştığı dönemlerde, önce küsmüş gibi bir hal alır:
Çiçekleri döker, yapraklar sararır ve dökülür, gövde rengi matlaşır ve kuru-kırışık bir hal alır.
Eğer yetiştiği ortamı benimsemişse, olumsuz çevre şartlarının ardından bir süre daha küsme
hali devam eder ve birden bire sürgünler atarak varlığını yeniden hissettirir. Rüzgarın fazla
olduğu yerleri pek sevmez ve rahat gelişemez. Suya karşı da toleranslıdır; düzenli sulama
yapıldığında sürgünleri artar, sulama azaldığında bol miktarda çiçek verir. Yaz aylarında
dönem dönem budama yapıldığında, taç şekli korunduğu gibi, çiçek miktarı da artar.
“Güzel gören güzel düşünür…” sözü, çok doğru bir sözdür. Etrafından yeşilliği eksik etmeyen
insanların, diğer insanlara oranla ne kadar güzel düşündüğü ve güzel davrandığı rahatlıkla
gözlemlenebilir. Çevremizdeki yeşilliği ne kadar artırırsak, o kadar mutlu bir toplum
oluşturabileceğimiz açıktır. Yetiştirilmesi zor olmayan, ancak cazibesi yüksek olan gelin
duvağı, çevremizi güzelleştirebilmemiz için en kestirme yol olarak karşımıza çıkmaktadır.
Düşleyin, Özdemir Sabancı Bulvarı üzerinde, her gün önünden binlerce insanın geçtiği, DSİ
61 şubenin yol boyunca uzayan çiti üzerinde rengarenk gelin duvaklarının sarıldığını… Sabah
yataktan kalkıp işe gidenleri ayıktıran, akşam yorgun argın işten dönen insanları dinçleştiren
bir manzara oluşmaz mı? DSİ yetkililerinin, toplum açısından bu düşü değerlendirmesi
gereklidir.
Binaların çevresini bir sembol gibi rengarenk gelin duvakları ile donatmak, Adana’ya gelin
duvağının cazibesini yaymak ve halkına güzeli göstermek, Adanalı için kendine yapacağı
güzel bir yatırım olacaktır. Adanalıların bunu bir düşünmesi gerekir.