Yeraltı sularına ulaşmak için en önemli sorun, yeraltındaki suyun nerede olduğunun
belirlenmesidir. Yüzeye yakın sular, yüzey toprağı ve bu toprakta yetişen bitkiler üzerinde
etkili olabileceğinden, suyun yeri için gözle yapılabilecek bulgularla yetinilebilir; ancak
metrelerce aşağıdaki suyun gözle tespiti mümkün değildir.
Suyun yerini belirlemek için, birbirine iki zıt uygulama kullanılmaktadır. Birincisi tamamen
bilimsel metotlar üzerine temellendirilmiş Jeofizik Zemin Etüdü; ikincisi, bilimle yakından-
uzaktan alakası olmayan değnekçiler.
Jeofizik zemin etüdü, arazi yüzeyine serilmiş kablolar vasıtasıyla yer altına gönderilen
elektrik sinyallerinin yansımasına dayalı bir sistemdir. Gönderilen sinyaller ile alınan sinyaller
arasında oluşan farkın değerlendirilmesiyle, yeraltındaki su durumu hakkında tahminlerde
bulunulur.
Değnekçilik, ağaç dalı, bakır tel ya da değnekçinin hislerini öne çıkaracak bir nesne
vasıtasıyla suyun yerinin tespit edilmesidir. Değnekçi, elindeki nesneyi yatay halde tutarak
arazi üzerinde gezer. Nesne, su üzerine geldiğinde gerilim oluşur ve aşağıya ya da yukarıya
doğru hareket eder. Gerilimin şiddetine göre suyun miktarı ve bulunduğu derinlik belirlenir.
Jeofizik zemin etüdü, bilimsel bir alt yapıya sahip olduğundan, uygulamada her aşamanın bir
açıklaması vardır. Değnekçilerin uygulamasında ise, akla yatkın hiçbir açıklama
bulamazsınız; Hatta değnekçinin su araması sırasında yaptığı hareketler karşısında, aklının
başında olmadığı ve sizinle dalga geçtiği hissine kapılırsınız.
Her iki yöntem de tahminlere dayanır. Jeofizik zemin etüdü sonuçlarında, yaklaşık su
derinliği ve yaklaşık su miktarı belirlenir. Kazı derinliği, kazı sırasında alınan örneklere göre
kararlaştırılır. Değnekçiler ise, “şu metrede, şu miktarda su”, diye net bir tespitte bulunur.
Hatta yeraltındaki su kaynağının göl ya da akarsu olduğunu; ne yönde nasıl hareket ettiğini vb
detayları dahi size aktarabilir. Yaşadığınız durum karşısında gülmekten kendinizi
alıkoyamazsınız.
Jeofizik etüd için arazi çalışması arkasından gelen ofis çalışması, verilerin değerlendirilmesi
için akıl yürütmeler vb derken günler geçer; Değnekçinin işi, arazi büyüklüğüne göre
genellikle bir gün dahi sürmez. Üstelik jeofizik etüd için ihtimaller elde edersiniz, değnekçi
size net bir değer verir. Değnekçi, su çıkmazsa kazı parasını verecek kadar kendinden
emindir; jeofizik etüt ise, rapordan öte gidemez.
Her iki yöntem de su arayışı için net bir çözüm olamamaktadır. Her ikisi de tahminlerini
bildirir ve kararı ihtiyaç sahibine bırakır. Biri bilimsel veriler, diğeri saçmalama gibi gelen iki
yöntemle kazı yaptırdıktan sonra akıl almaz sonuçlar ortaya çıkmaktadır: Saçmaladı dediğiniz
değnekçi nokta atışı yapmıştır. Bir kez olsa şans dersiniz, peki bir çok kez olursa ne
diyebilirsiniz.
NOT: Konu ile ilgili deneyimi olanlar, deneyimlerini e-posta adresime yazarlarsa memnun
olurum.