Seçimler yaklaşınca bir dava adamlığı ifadesi ön plana çıkarılmaya başlanıldı. Özellikle sağ partiler bu dava adamlığı ifadesini sıklıkla kullanıyor.
Siyasette dava da yok, dava adamlığı da!
İnsanlar dinini değiştirirken dava adamlığını da unutup davasını da terk edebilirler. Hoş, ortada dava diye savunulan değerlerde bana göre dava değil…
Günümüzdeki siyaset menfaat üzerine kurulmuş. Kim kimden ne kadar faydalanabilirim sorusuna yanıt arayarak siyasetçilere yaklaşıyorlar.
Düşünebiliyor musunuz, bir kişi aday oluyor. Siz ona büyük miktarda para yardımında bulunuyorsunuz. Cebinizdeki para sizi dürtüyor mu?
Hayır…
Verdiğinizi yarın alabilmek adına bu parayı veriyorsunuz.
Para vermediğinizi yani maddi anlamda yardım etmediğiniz düşünelim. Manevi anlamda destek verip kapı kapı dolaşıp oy topluyorsunuz herhangi bir siyasetçiye.
Ne için?
Dava için mi?
Hayır…
Yarın seçim bitip desteklediğiniz kişi bir yerlere gelirse ondan iş isteyeceksiniz, ihale kovalayacaksınız.
Sevsinler sizin davanıza ve dava adamlığınıza…
Diyelim ki, davaya hizmet ettiğiniz partide (Şayet varsa) bir yerlere geliyorsunuz. Bir dönem bu makamda kalıyorsunuz. Yeniden seçim geldiğinde size dava diye sahip çıktığınız parti aday göstermiyor. Alıp başınızı başka partiye gidiyorsunuz.
Sizin dava adamlığınız nerede kaldı? Davanıza ne oldu?
Bırakacaklar bu işi…
Herkesin siyaset yapma gayesi başka. Önce maddiyat, sonra maneviyat anlamında faydalanmak geliyor davada ve dava adamlığında.
Bunu bilmeyen var mı? Etrafınıza bakın bir şöyle. Bu anlatmaya çalıştığım özellikte siyasetçilere rastlarsınız mutlaka…
Netice itibariyle, dava da dava adamlığı da hikâye…
Oyunuz kıymetli, sakın boş hayaller peşinde koşmayın…