Her dine mensup insanların inandıkları değerlere saygı duymak gerekiyor. İnsanlığın temel ilkesinden birisi de bu olmalıdır.
Dünyada nefret dilini kullanarak din üzerinden insanlara saldırmak son dönemlerde bir gelenek haline geldi sanki. Bunun da tutarlı bir yanı yok aslında. Fransız dergisinin nefret üreten dilini de kınamak gerekiyor öncelikle bunu belirterek yazıma başlamak istiyorum.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanına yönelik ahlaksız yayınların yapılmasını ülke insanı olarak kabul edemeyiz. Sessiz de kalamayız. Bu bir yayıncılık ilkesi olamaz. Basın etik kurallarına isi hiç sığmaz.
Bu düşünce insanları tiksindirir. İnsan haklarının da ihlali anlamına gelir bu olay. Fikir özgürlüğünü savunan batının da gerçek yüzünü ortaya koyar bu tür davranışlar, eylemler.
Barbar insanlara yakışır bu tür eylemler. Dünyada tasvip edilecek bir durum olmadığı için tüm insanların bu tür yaklaşımlara karşı çıkması gerekiyor. Bu ahlaksız yayınları kim tasvip eder ise etsin bilinmelidir ki nefret söylemi insanlık suçudur. İnançlara saldırmak insan katında da Allah katında da büyük suçtur.
Elbette bu eylemleri gerçekleştirenlerle mücadele etmek gerekiyor. Hukuk önünde mücadele edilecek ve gereken yapılacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin yetkili kurulları bu anlamda harekete geçmiştir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Fransa Cumhurbaşkanı Makron ile ilgili söylemlerinden rahatsız olan kendi ülkesinin nefret söylemini alışkanlık haline getirmiş birkaç çapulcunun sözlerine asla pabuç bırakılmaz. Bunu da dünya görerek yaşayacaktır.
Ahlaksızlar her açıdan zararlı çıktıklarını ve altta kaldıklarını görünce ne yapacaklarını şaşırmış ördek gibi oldular.
Dünyaya demokrasi dersi veren yıllardır bu düşünce üzerinden prim yapmaya çalışan Batının gerçek yüzünü görünce bir kez daha Türk olmaktan mutluluk ve gurur duydum. Sayın Cumhurbaşkanının haklı mücadelesinde yanında olduğumuzu da bu vesile ile belirtmek istedim.
İnançlara saygılı herkes gibi Cumhurbaşkanına yönelik yapılan bu nefret yayınını lanetliyorum.