Korona virüsü gündeme gelince sağlığın kıymetini anladık. Sağlık için yapılan yatırımların daha fazla olması gerekliliğini bir kez daha hatırladık.
Sağlık çalışanlarının ne kadar önemli olduğunun kıymetini bilerek onları her akşam balkona çıkarak alkışladık.
Lakin alkış karın doyurmuyor.
İnsanların ağır ekonomik koşullar altında fedakârca devlette ve özel sektörde çalışarak karınlarını doyurmaya çalıştığı ortamda evet alkış karın doyurmuyor. Karını doyuran ‘PARA’ olunca iyileştirmelere gözümüzü diktik millet olarak…
Cebinde paran yok, seni insanlar avuçları kızarana değin alkışlıyorlar. Mutlu olursun ama bakmakla yükümlü olan ailene götüremediğin imkanlar nedeniyle mutluluğun biranda mutsuzluğa dönüşür.
Aslında alkışlanacak başka kesimler de var bu korona virüsü olayında. Çöpleri toplayan temizlik görevlileri, emniyet ve jandarma teşkilatları, kamuda özveriyle halkın haber alma özgürlüğünden kaynaklı basın…
Bu kesimlerinde alkışlanması gerekiyor.
Devletin bu zor günde ekonomik anlamda halkı rahatlatacak yeni tedbirler alması gerekiyor. Tuzu kuru olanlar aslında aldı alacaklarını bu tedbir paketinden. Alamayanlar ise çırpınıp her gün sesini duyurmaya çalışan alt tabaka…
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın acilen yeni ekonomik tedbirler konusunda bir konuşma yapmak adına milletin karşısına çıkmasının elzem olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda beklentilerin de yüksek olduğu kanaatindeyim.
Sağlık çalışanları arasında da ayrım getirildiğini düşünüyorum. Doktor, hemşire, hasta bakıcı, hastane personeli gibi çalışanları sınıflandırarak ekonomik anlamda bu sınıflar arasında dağılım yapmak hiç doğru olmadı.
Tepkilerde zaten bundan kaynaklanıyor. Kısa zamanda alkışı bırakıp ekonomik anlamda katkı koymak gerekiyor. Siz ekonomisini güçlendirir isen alkışladığımız kesimin sesi daha gür çıkar. İşlerine daha bir sıkı ve güvenle sarılırlar. Onlar dönüp bu ekonomik imkânları sağlayanları avuçları kabarana değin alkışlarlar.
Böyle de bir durum var ortada.
Adana’da kentin dinamiklerini oluşturan yerel dinamiklerin görevlerini hakkıyla yerine getirmediğini, diğer şehirlere göre daha geriden takip eden bir anlayış ile hizmet üretildiğini düşündüğüm için bu istikamette yazıları kaleme alarak muhataplarına konuyu iletmek istedik.
Bu yerel dinamikler görevlerini yapmadıklarının farkına varmış olacaklar ki duymazlıktan, görmezlikten gelerek konuyu geçiştirmek istiyorlar.
Bu ülkede her şey çabuk unutuluyor.
Bıraktığınız bıraktığın an orada kalıyor. Kimse dönüp olayı sorgulamıyor. Hesap sorma yeteneğimiz törpülenmiş durumda. Basın ise kendi derdinden günü kurtarmaya çalışmaktan etrafta olup biteni zor görüyor.
Böyle arada bir ayrık otu gibi(!) birileri çıkıp ‘Ne oluyor?’ diye sorar iseler o zaman da akıllı yerel dinamikler(!) çareyi duymazlıktan, görmezlikten gelmekte arıyorlar.
Bu kentin parası ile saltanat sürenler de evlerinde kapanıp kendilerini koruma altına alıyorlar. Demem odur ki, alkışı bırak, insanları ekonomik olarak mutlu etmeye bak…