Dün Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkan Makam Odası’nda oturak âlemi yaparak çilingir sofrası kuran cemiyet divan kurulu üyelerinin görüntülerini bu sütunlardan yayınlayarak konuyla ilgili bir yazı kaleme aldım.
‘Ne gerek var? Gazetecilerin gazetecileri yazmasına karşıyım’ gibi tepki veren arkadaşlarımızın olacağını bilerek bu yazıyı kaleme almıştım. Nitekim de öyle oldu.
Bu görüntü bir resmi kurum daire başkanının, müdürün makamında gerçekleşmiş olsa biz gazeteciler bunu sütunlarımıza taşır, haber yapar mıydık?
Balıklamaya atlardık. Günlerce de üzerinde yorumlar yapardık.
Biz gazetecilerin ayrıcalığı mı olmalı bu gibi görüntüleri saklamada? Görmezlikten gelmede?
ÇGC Yönetim Kurulu üyelerinin hele hele divanda yer alıp başkana vekâlet eden başkan yardımcısının, genel sekreterin makam odasını oturak âlemi yapılan yer olarak kullanmasının kabullenebilir, tasvip edilir yanı yok. Saklamanın da bir anlamı yok.
Hem meslektaşlarımız, hem de kamuoyu gelişen olayları bilmeli ki düşüncelerini de buna göre şekillendirmeli.
Kaldı ki bu görüntüleri ben gizli kamera yerleştirip çekmedim. Alkolün verdiği rehavetle mi yoksa başkaca bir nedenle mi bilemem artık, görüntüleri sosyal medyada yayınlayan yine oturak âlemi yapan meslektaşlarımızdı!
Yani konuya biz o arkadaşların eksik olmasınlar(!) sayesinde ulaştım.
Bu görüntülerden sonra Cemiyet Başkanının çıkıp nasıl bir izahat yapacağını ve cevap haklarını nasıl kullanacaklarını, konuyu nasıl yorumlayarak mazeretle süsleyeceklerini inanın merak ediyorum ve aynı zamanda da bekliyorum.
Ben cemiyet başkanı olsam böyle bir görüntü ile karşılaşınca ne yapardım?
Dün bu soruyu kendime sordum.
İki şey yapardım.
Birincisi, yönetim kurulumu acilen toplantıya çağırır, bu olaya sebebiyet veren ve çilingir sofrasını kuranlara ‘arkadaşlar elinize kolunuza sağlık. Divandaki görevlerinizi ve yönetim kurulu üyeliklerinde görevlerinizi kendi rızanız ile bırakın’ diyerek onlara açık çağrıda bulunurdum.
Baktım bu arkadaşlar kendi rızaları ile görevlerini bırakmıyorlar, o zaman da çıkar konuyu cemiyetin ilgili kurullarına götürür, disiplinsizlik konusunun amir hükümlerinin gereğini yapardım.
Bu mevcut başkan yapar mı?
Yapar mı bilmem ama yapması gerekir. Yapmaz ise ne olur?
Bu ayıbın üstüne kendisi de oturmuş olur. Bu ayıbı kabullenmiş olur.
Kaldı ki bu sofra ilk defa bugün kurulmamış. Daha öncesi de var elbette. Şimdi başkan daha öncesi de olan bu oturak âlemlerinden hiç mi haberi olmadı?
OIdu ama suskun kaldı ise bir ayıp. Olmadı ise iki ayıp…
Sözün özü, bu görüntülerin sonrasında ne yapacaklarını, nasıl davranacaklarını inanın çok merak ediyorum.
Bakınız bu görüntüleri ben görsem ne yapardım? Sorusunu kendime sorduğumda yukarıda izah ettiğim üzere iki şey yapardım diye yanıt vermiştim ya…
Son dakikada aklıma üçüncü bir seçenek dahi geldi…
Bu üçüncü seçenek, ‘konuyu sen mi gündeme getirdin… Al sana… Seni disipline sevk ediyoruz’ diyebilirler…
Tabi ki espri benimkisi…
Buna güçleri yetmez…
Güçlerinin yetmeyeceğinin izahatını da hemen yaparak sözlerimi noktalamak istiyorum.
Eylemde bulunanları değil de köşe yazanları disipline sevk etmeye biraz cesaret ister…