Seçimlere gidilirken siyasi partilerin halka ne vaatlerde bulunduğunu dikkatle takip ederek kendimce bir yorum getirmek istiyorum.
Cumhur İttifakı, ‘Beka’ diyerek söze başlıyor. ABD ve Avrupa’ya yönelik olarak da ‘Türkiye’deki taşeronlarını kullanıp bizim ülkemize karışıyorlar’ diyerek yorum getirip halkı da bu konuda uyarıyor.
Cumhur İttifakı, ‘millete hizmet ettik’ diyerek söze başlıyor ve bu hizmetlerin devamının gelmesi adına da kendilerine oy vermelerini istiyor.
Üniter milli devlet olan Cumhuriyete vurgu yaparak Millet İttifakı’nı ise dış güçlerin paydaşları olarak görüyor. Halka da ‘oy vermeyin, yoksa iktidara gelirseler bu günleri ararsınız’ diyor.
HDP ve Kandil gündeme geliyor. İHA’lar, SİHA’lar üzerinden savunma sanayideki gelişmeler anlatılıp ülkenin geldiği noktaya işaret ediliyor.
Cumhur İttifakı’nın karşısında olan Millet İttifakı ise yolsuzluk, yoksulluk diye söze başlıyor. Ülkenin vurgun yerine döndüğünü belirtiyor. Hırsızlıklara dur diyeceklerini söylüyor. Ekonomiye vurgu yaparak mutfaktaki yangına işaret edip, gençlere özgürlük vaat ediyor.
Adaletin tesisinden söz edip, ülkenin daha fazla demokrasiye kavuşması halinde ekonomide güvenin tesis edileceğinden söz ediyor.
Yani böyle bir atmosferde seçimlere gidiyoruz.
Ülkenin kaybolan yıllarını kimse izah etmiyor, edemiyor.
Peki, yurttaş bütün bu söylemleri nasıl karşılıyor? Tepkisi nedir yurttaşın bu konuda?
Ben buna dikkat kesilip etrafımdaki bayan arkadaşlarımla meydanlardaki söylemleri tartışıp konuşuyorum. AK Parti içinde siyaset yapan arkadaşlarımın ‘AK Parti’nin yönetim şeklinden rahatsızlık duymuş olsalar da’ Millet İttifakı gelirse ‘ne olur halimiz?’ sorusunu kendilerine sorup ‘ehveni şer’ diyerek yine partilerine oy vereceklerinden söz ediyorlar.
Pazar yerinde insanların halini görüyorum. Dönüp görüşlerini sorduklarım ‘pahalılık altında eziliyoruz’ diyorlar. Sonrasında oy verme konusu gündeme gelince ‘net bir şekilde’ görüşlerini dile getirmekten çekiniyorlar.
Seçimlerin kaderini gençler belirleyecek. Seçimin kaderinde emekliler, dul ve yetim aylığı alanlar etkili olacak. İşsizlik altında ezilen insanlar seçimin kaderine direk etki yapacak. Durum onu gösteriyor.
Beka mı? Ekonomi mi? Diye bana sorsanız ben ‘her ikisi de’ derim. İkisi de bizim için önemlidir. Beka ile karşı karşıya kalırsak ekonomi düzgün olsa neye yarar? Beka sorunu olmayıp da ekonominin altında ezilmeye devam edersek neye yarar?
Yani ikisi de önemli.
Bu nedenle seçimde asıl belirleyici olan ‘vaatlerde bulunanlara halkın ne kadar inanıp ona destek verdiği’ ile orantılı gelişmeler olacak.
Son günlerde seçimin güvenliği konusunda da ciddi anlamda iddialar ortaya atılıyor. Bunun seçmenin nezdinde fazla önemi yok gibi. Asıl önemli olan seçim sonrasında iki ayrı ittifakın sözlerinin gerçekleşme oranı…
Kim ne kadar vaatlerini gerçekleştirebilir? Sorusuna verilen yanıt olsa gerekir seçimin kaderine belirleyecek etken.
Fazla bir zaman kalmadı. Seçmen aslında kararını vermiş gibi. Kimin hangi ittifaka inanıp oyunu vereceği konusunda kararlar netleşmiş gibi.
Sandıktan çıkan sonuç hiç ama hiç sürpriz olmayacak!
Bekleyip görelim…