Sosyal medyadaki hakaretlerin önünü alamayan yetkililer, çözümü hakaret suçlarında uzlaşmayı kaldırarak ceza getirilmesinde buluyorlar.
İyi de ediyorlar işin özünde.
8. Yargı paketinin ayrıntılarına bakıldığında hakaretten iki yıl ceza alanın en az beş ay cezaevinde kalması öngörülüyor.
Sosyal medyada herkes dilediği gibi hakarette bulunamaz. Lakin sosyal medya aynı zamanda küfrün, hakaretin merkezi oldu.
Bu teklife bazıları karşı çıkıyor. Ceza evlerinin kapasitesinin dolu olduğunu ve yeni düzenlemenin yasalaşması halinde ceza evlerinin doluluk oranının daha da artacağını iddia ederek karşı duruş sergiliyorlar.
“Düzenleme ile herkes en az 5 ay süreyle cezaevine girerse, cezaevlerinin mevcut kapasitesi aşılır” yorumları da yapılıyor.
Hakaretten dolayı insanların nasıl mağdur olduğunu düşünmüyorlar elbette!
İnsanların onuru ile oynanıyor. Hakaretlerde kişilik hakları ihlal edildiği gibi ailelere varana değin hakaretler söz konusu oluyor. Çirkinlikler ile aile hayatlarına müdahil olunuyor. Bu tür suçların karşılığında ceza olmaz ise herkes değneksiz köyde gezerler.
Kendi adıma hakaretten dolayı insanların ceza ile cezalandırılmasından yanayım. Hükümetin getirdiği bu teklifi de olumlu karşılıyorum.
İktidar, yeni pakette yer alacak bir düzenleme ile hakaret suçlarındaki “uzlaşmayı” kaldırmayı hedefliyor. Uzlaşmanın kaldırılmasıyla da “bu suçu işleyen herkes için de cezaevi yolunun açılması” anlamına geliyor.
Bu konu üzerinde tartışma yaratanlar yargı paketi yerine yargı reformu getirilsin diyerek öneri de sunmayı ihmal etmediler.
Netice itibariyle hakaretten dolayı insanların mağdur edilmelerinin bir şekilde önüne geçilmeli, hiçbir hakaret karşılıksız kalmayarak cezaya çarptırılmalıdır.
Ben bunu bilir, bunu söylerim…