İnsanın yaşamı boyunca hayalleri olur. Hayal eder ki umutlansın, yarına dair güzelliklere erişsin.
Hayal eder, mutlu olmak için. Para kazanmak, iş ve güç sahibi olmak ister. Evlenmek, çocuk sahibi olmak ister. Rahat bir aile ortamı, ekonomisi güçlü bir ülkede yaşamak ister.
Demokrasi ve adalet kavramlarından tam olarak yararlanıp, insan olduğunun farkına varmak ister. Çocuklarının iş bulduğu, malının değer kazandığı, yarın adına nasıl geçinebileceğini düşünmeden, adil bir ülkede insan gibi yaşamayı hayal eder.
Eder de eder sizin anlayacağınız.
Herkesin bir hayali vardır. Bu hayali gerçekleştirmek isterken ümidi kalmamış ise hayal dahi etmek istemez. Her konuda ‘Allah’a emanet eder kendisini…’
Yani öylesine yaşamaktır bunun adı, Allah’a emanet etmenin…
Dün komşularımızla ‘Yeni yıl girdi, maaşlar arttı ama hayat yine zor’ konusu ile bir araya geldiğimizde küçük bir anket yapmak istedik. Etrafımızdaki insanların mutlu olup olmadığını, mutsuz ise neden mutsuz olduklarını kendi aramızda kısa bir anket yaparak ortaya koymak istedik.
İnsanların 3 önemli kaygısı ve güvensizliği var ülkemizde. İlki ekonomik sıkıntı olarak karşımızda duruyor. Bunun da bu şekilde çözülme ihtimalinin olmadığı ortaya çıkıyor.
İkincisi adalet. Adil olunmayan konularda karşılaştıkları adaletsiz yüzünden Türk insanının adaleti olan güveni giderek azalıyor. Bu da hayal dahi edemeyişe temel etken olarak etki ediyor.
Ve en önemlisi de ‘Demokrasideki temel ilkelerin kişi menfaatleri nedeniyle ortadan kalkmaya yönelik gelen zorluklar, siyasetçiye olan güven ve inanışın azalması’…
Bütün bunlar hayallerimizi daha ötelememize neden oluyor. Ellerindeki imkanları kendilerine yönelik kullananların yüzünden hayallerimizi dahi çalıyorlar.
Ümitsiz miyiz?
Asla…
Ben kendi adıma gelecekten ümitliyim. Çünkü bu böyle gitmez. Siz de ümidinizi asla yitirmeyin. Küçük hayaller kurun…