Türkiye koşullarında kimin hayatından mutlu olup kimlerin mutlu olmadığını bilmek çok zor olmasa gerekir. Mutlu azınlık, mutsuz çoğunluk…
Mutlu azınlık, parası ile para kazananlardır. Sattıklarıyla para kazanıp dolar ve akçelerini daha da artıranlardır.
Mutsuz çoğunluk ise açlık ve sefalet içinde ay sonunu getirmeye çalışan, hayat koşulları gereğince rezaleti yaşayanlardır.
Yüzde 5 mutlu azınlık, yüzde 95 mutsuz çoğunluk…
Faize para veren mutlu…
Tefeci mutlu, insanların üzerinden para kazananlar mutlu. Sırtını siyasete dayayarak haksız kazanç elde eden, yedirip yiyenler mutlu…
Önceki gün Adana’nın orta yerinde kurulan semt pazarında alışveriş yapıyordum. Pazarcı esnafının satamadığı meyve ve sebzeler arasından ürün seçmeye çalışan bir kadın ile çocuğuna rastladım.
Ekonomik gücü olmadığı için Pazarda satılmayan ürünlerin arasından iyilerini seçmeye çalışan ve yanında 10 yaşında bir erkek çocuğu bulunan kadına yaklaşıp konuşmak istedim.
Önce Suriyeli olduğunu düşündüm bu kadının. Baktım ki, Suriyeli değil, yerliydi. Adana’ya bir ilçesinden gelip ikamet eden, eşi de sağlık koşulları nedeniyle çalışamayan bir aile olduklarını öğrendim sonrasında.
Gücümün yettiğince kendisine pazardan meyve ve sebze alarak hayrıma yardımda bulundum.
Bu olay beni çok etkiledi. “Ne hallere düşmüş yurdum insanı” diyerek kendi kendime üzüntümü yaşadım içimde.
Elektrik ve su parasını ödeyemeyecek kadar sefalet içinde olan insanların yaşadığı ülkede bizi yönetenlerin vicdanlarının nasıl sızlamadığını bir kez daha sordum kendi kendime.
Mutlu azınlık, parasına para katıp zevkten tavan yaparken diğer yanda sefaletin dibini yaşayan mutsuz çoğunluk!
Sizi bilmem ama ben bütün bu olumsuzlukları yaşayınca siyaset yaparak bu insanların kaderini tayin edenlere bir çift söz etmek istiyorum.
‘Kafanızı yastığa koyduğunuzda rahat mısınız?’
Başka söze gerek yok…