Sahil kenarları bayram tatili nedeniyle dolup taşmış. Adım atacak yer bulamaz duruma gelmiş insanlar.
Yokluk ve sefalet içindeki insanlar kredi kartıyla tatil yaptıklarını belirtip ‘Her şeye para buluyoruz. Kredi kartıyla tatil yapıyoruz. Nasıl olsa bir şekilde öderiz’ diyerek Adana’nın sarı sıcağından kaçmışlar.
Günübirlik olarak bir gün sabah gidip akşam dönmek üzere denize gidip oradaki tanıdıklarımla vakit geçirmek istedim. Denizde evleri olan tanıdıklarım olunca sadece yol parasıyla kurtardık masrafları…
Deniz kenarlarını bir şekilde işgal eden işletmecilerden boş yer bulabilen insanlar, bayramın tadını çıkarmaya çalışıyorlar. Fiyatlar el yakıyor. Verilen hizmette kalite yok ama fiyatlar astronomik vaziyette. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri, deniz kenarlarını işgal eden işletmecilerin yaptıkları kaçak yapıları yıkmaya başladı.
O an aklımdan ‘Şehircilik Bakanlığı’nın ya buralardan haberi yok. Ya da buradaki insanlar torpilli’ diyerek geçti bir an…
Sahillerin her yanı kaçak inşaatlar ile çevrilip insanların denize girmelerini engelleniyor. Belediyeler de bu işgallere çanak tutmuşlar, göz yummuşlar.
Belediye plajları ise bakımsız ve pislik içinde. Denize girmek buralarda hiç mümkün değil. İnsanların haklarını gasp eden işletmeciler de para basıyorlar. Ellerin ovalayarak müşteri gelsin de kaz gibi yolalım diyorlar adeta…
Kredi kartıyla tatil yapanlar da sanırım tatil dönüşlerinde bu paraları nasıl ödeyeceklerinin hesaplarını yapmışlardır. Kredi kartları patlarsa hiç şaşırmam…
Devletin yetkilileri, sahillerin halkın sahilleri olması adına acilen adım atmaları gerekiyor. Biran önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkililerinin Mersin, Kızkalesi, Erdemli, Silifke hattına el atması gerekiyor. Buradan çağrımızı yapalım.
Sahilleri özgürleştirin…