Pazar günü yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tur oylaması için sandıklar yeniden kurulacak. Bu kez iki rakip yarışacak. İki rakipten bir tek oy fazla alan Cumhurbaşkanı seçilecek.
Tüm partiler seçmeni sandığa gitmeye davet ediyor. Cumhur İttifakı, ‘Rehavete kapılmayın’ diyerek seçmeni sandığa davet ediyor. Millet İttifakı ise ‘seçimi kazanma ümidimiz var’ diyerek ilk maçın 0-0 berabere bittiğini ve maçın yeni başladığını söylüyor.
Durum bir adet böyle…
Seçmen olarak bizler sandığa gitmenin bir vatandaşlık görevi olduğunu biliyoruz. Ancak etrafımızdaki insanlarla sohbet edip Pazar günkü seçim hakkında ne düşündüklerini sorduğumda ‘gerek var mı?’ diyerek başlayan cümleler kurup sandığa gitmeyeceklerini söylüyorlar.
Böyle bir durum var ortada. Elbette seçmenin sandığa gitmeme konusunda aldığı kararın bir de sebebi var. ‘Seçmeni bıktırdılar, bezdirdiler…’
Seçmen siyasetçiye güvenmiyor. Seçmen sandıktan çıkan sonuçtan sonra hayatının düzülmeyeceğine inanıyor. Sandığa gidenler de kerhen sandığa gidiyor.
Ben kendi adıma Pazar günü sandığa giderek vatandaşlık hakkımı kullanacağım. Sizlerin de kullanmaları gerektiğine inanıyorum ve bu nedenle lütfen sandığa giderek ileride pişman olmayın diyorum.
Bu siyasetçilerden ve Türkiye’deki siyaset tarzından memnun değilim. Bu memnuniyetsizliğim oyumu kullanmama engel değil. Bu nedenle lütfen sandığa gidelim. İçinizden geldiği gibi oyumuzu da kullanalım.