Bundan çok değil 10 sen öncesinde sosyal medya ile ilgili kim söyleyebilirdi ki bu kadar etkili olacak ve Türkiye’nin gündemini sosyal medya belirleyecek diye…
Gelinen noktada sosyal medya ne yazık ki insanların vazgeçemediği, tepkilerini dile getirdiği, bütün olup bitenleri yanlışı ile doğrusu ile öğrendiği mezra sosyal medya oldu. Sosyal medya, yazılı basının önüne geçti ve hatta yazılı basına, görüntülü basına yön vermeye başladı. Olmaz ise olmaz konumuna geldi.
Elbette bütün bunlar yaşanır iken bilgi kirliliği, trollerin yönlendirmesi, toplumu olumsuz anlamda yönlendirmeler yaşanmıyor mu? Elbette yaşanıyor. Gazetelerin traj kaybettiği bir ortamda insanlar artık sosyal medyadaki arkadaş sayısını göre kendisinin gücünün olduğunu ifade etmeye başladılar. Tabi sosyal medya da her şey konuşuluyor, mahalleler, ilçeler, iller, ülkeler tüm dünya da ne olup bitiyorsa, vatandaş anında yeni bilgiye ulaşıyor.
Böyle olunca da, farklı görüşler, fikirlere ulaşıp, halkın gündemini öğrenebiliyorsunuz. İyi yanı da yok değil elbette. Sosyal medyada yazarlar yazılarını paylaşıyor, haberler ise ertesi gün gazetede yayınlanmasını beklemeden sosyal medyada yayınlanıyor. Ülkeyi yönetenler de bu anlamda sosyal medyayı dikkate almak konumunda kalıyorlar. Çünkü onlar da sosyal medyayı kullanıyorlar. Son referandum öncesinde sosyal medyada yaşananları bir gözünüz önüne getirin. Aslında binmişiz bir alamete, gidiyoruz kıyamete misali…
Aslında okuma yazma oranı yükselince anlama, dinleme, yaşananlardan kendimize ders çıkarma, hakka, hukuka uyma gibi medeni davranış şekilleri de çok yaygınlaşmıyor ne yazık ki. Sosyal medyayı da aslında bir üst akıl yönlendiriyor. İnsanlar da bu yönlendirmeye ya ayak uyduruyorlar, ya da tepki koyarak karşı çıkmaya çalışıyorlar. Bütün varımız yoğumuz sosyal medyada apaçık ortada duruyor. Adana’da bir yerel siyasetçimiz ‘benim sosyal medyada şu kadar takipçim var. Bu sayı Adana’daki tüm yerel gazetelerin toplam satışından fazla’ diyerek övünmüştü iyi hatırlayın. Bu örnek, o siyasetçinin doğru hizmet yapması anlamına gelmiyor elbette.
Hatta hizmetlerinin eleştirilmesini de engellemiyor. Sosyal medyada insanların düşüncelerini ifade etmesine tahammül edemeyen yerel siyasetçilerin de varlığından bu yazım dolayısıyla haberdar olmanızı istedim.
Adana özelinde şunu söyleyebilirim. Seversiniz, sevmezsiniz ama ortada duran bir gerçek var ki sosyal medyada birilerine yaranmışlık adına verilen tepkiler veya savunmalar ile yerel siyasetçiler de kendilerini vitrine çıkarmaya başladılar.
Feke’nin ücra köyündeki bir gelişmeyi anında siyasetçiye, yöneticiye, konuyla ilgili kişiye iletmek adına sosyal medya güzel bir mezra… Bunu katılıyorum. Ama linç kampanyaları ile küfürleri de ekleyerek sosyal medyanın kullanılmasının da doğru olmadığını bilerek hareket edilmesi gerekir diye düşünüyorum. Kalın sağlıcakla.