‘Bir millet, irfan ordusuna sahip olmadıkça savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferin köklü sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür.
Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun elde ettiği kazanımlar sönük kalır.
Milletimizi geçek mutluluğa, kurtuluşa ulaştırmak istiyorsak, bizi ölümden kurtaran ve hayata götüren bugünkü idare şeklimizin sonsuzluğunu istiyorsak, bir an önce büyük, kusursuz, nurlu bir irfan ordusuna sahip olmak zorunluluğunda bulunduğumuzu inkar edemeyiz.’
***
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, öğretmenler konusunda yaptığı konuşmanın bir bölümü…
O yıllar cumhuriyetin yeni filizlendiği, ışkın verdiği, varlığını göstermeye çalıştığı sıkıntılı dönem.
Bir ülke için eğitimin, eğitimin başındaki öğretmenin, öğretmenin donanacağı bilginin, bilginin göstereceği yolun, yolun ulaştıracağı çağdaş uygarlığın ‘en’ tanımı yapılmış.
Ulusun bilgi, anlama, sezme yönünden donanımlı olması; değerlerini, yaşamlarını bilmeleri-korumaları anlamı da taşır.
Ülkenin yeraltını, yerüstünü, yurttaşına sağlayacağı olanaklarını bilmesi, tanımasıyla geleceğe ne denli yatırım yaptığını da belirler.
Yaşadığımız toprakların önemini bilmek, bu topraklarda yaşayanların önemini bilmek, bu topraklar için yaşamlarını verenleri bilmek; bu toprakları yabancı işbirlikçilerine peşkeş çekenleri tanımak, bu topraklar için can verenlere kumpas kuranları tanımak, bu ülkenin değerlerini talan edenleri tanımak-bilmek gerekir…
Bunun içinde ulusal bir eğitim, donanımlı eğitmen-öğretmenlere gereksinim var…
***
Bugün 24 Kasım… Öğretmenler Günü…
Dünyanın birçok yerinde, birbirinden ayrı tarihlerde, üstelik resmi tatil yapılan bir gün olarak kutlanan Öğretmenler Günü, ülkemizde 1981 yılından bu yana kutlanıyor.
Bizde 24 Kasım’da kutlanmasının nedeni; Bakanlar Kurulu’nun Mustafa Kemal Atatürk’e ‘Millet Mektepleri Başöğretmenliği’ sanının 11 Kasım 1928 yılında yaptığı toplantıda verilmesinin ardından, bu sanın 24 Kasım’da ‘Millet Mektepleri Talimatnamesi’nin yayınlanmasıyla aynı gün resmileşmesindendir.
Atatürk’ün 100. doğum yılında, ‘başöğretmen’ oluşunun yıldönümünde Öğretmenler Günün kutlanır…
Ata’ya göre ‘öğretmenler, yeni kuşağı, Cumhuriyetin özverili öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni kuşak sizin eseriniz olacaktır.’
***
Günümüzde 24 Kasım’a özelliğini veren ‘öğretmenlerin’, içinde bulundukları koşulları anlamadan, bilmeden, irdelemeden olmaz! ‘Öğretmen’, iktidarların yaz-boz yöntemiyle değişime uğrattığı ‘müfredat’ın eğitmeye çalıştığı ‘yeni kuşağı’ tanıyamaz, bilemez, anlayamaz durum içerisinde olduğunu yer yer yapılan toplantılardan, yürüyüşlerden biliyoruz.
Dünü, yaşananları, yarın olma olasılığı olacak olayları karşılaştırma yeteneği elinden alınmış bir ‘kuşak’, nasıl bundan sonra yüzyüze olacağı gelişmelere yanıt verebilecek?
Bugün var olan, bilimin ışığından yoksun, öğrencileri ‘karmaşa’ içerisinde yaşatmaktan başka işlevi bulunmayan ‘yeni müfredat’, günümüz öğretmenlerinin ellerinde nasıl ‘çağcıl’ yapıya ulaşacaktır acaba? ‘Bugünkü idare şeklimizin sonsuzluğunu istiyorsak’ diye bir tümcesi var Atatürk’ün, ancak bugün Milli Eğitim’de ülkemizin ‘yönetim şekli’ konusunda ‘değişim’ sevdalıları da yer almaktadır.
Daha geçtiğimiz hafta, Tokat’ta bir İmam Hatip Lisesi’ne Damat Ferit Hükümetinde şeyhülislamlık yapan Mustafa Sabri’nin adının verilmesi, tepkiler sonucunda tabelanın indirilmesi, indirilmesinin ardından da Mustafa Sabri’ye yapılanların haksızlık olduğunu söyleyen eğitimcilere tanık olunması bir rastlantı değildir kanımca…
Ayrıntıya fazla girmeyeceğim. Mustafa Sabri konusunda şu satırlarla yetineceğim: İngiliz Yüksek Komiserinin 8 Temmuz 1919 tarihli raporuna göre Padişah Mustafa Sabri’yi Yüksek Komiserliğe göndererek Ege’de Yunan işgalinin sınırlanmasını ve Yunan kıtalarının yanında İngiliz kıtalarının da bulunmasını istemişti.
Onun bu dönemde sureti haktan görünerek İtilaf Devletlerinden Yunan zulmünden şikâyet eden ve İzmir’in boşaltılmasını isteyen bazı talepleri de oldu.
***
Bugün 24 Kasım, Öğretmenler Günü… Ülkemizin ekonomik, siyasal ağrıları var…
Bu ağrılardan, bu acılardan kurtuluşun yolu ‘eğitim’. Bunun için de ‘çağdaş öğretmenler’e gereksinim var…
Önleri açık, bilgi dağarcıkları yenilmez, yarına umutla bakan, bilimden yana öğretmenlere…
Hani o, tuncu bakışıyla eriten, okyanusu inanmış sesiyle donduran, doğaya egemen, matematiği yaşamın her alanında kullanabilen öğretmenlere…
Yeni kuşağa sorma, sorgulama, düşünme, bilme, araştırma bilincini aşılayacak; toprağını, havasını, suyunu, değerlerlerini nasıl kullanması gerektiğini öğretecek öğretmenlere…
İnsanın insana yaşama sevinci vermesi gerektiğine, güzelliğin paylaşarak çoğalmasının yaşama katacağı değere önem verecek öğretmenlere…
Geleceğe ışık olan, insana umut olan tüm öğretmenlere; 24 Kasım çiçekle dolsun…