Hani şarkı vardır:
‘Adana’nın yolları taştan,
Kız beni çıkardın baştan...’
Taşı, yolları değil de salt Adana’nın; yağmuru Adanalıyı baştan çıkartıyor nedense!
Her yağmur anı bir karmaşa...
Her yağmur sonu bir bilmece...
* * *
Çeşitli yerlerde, ya da billboardlarda yazılı olanlara bakılırsa Adana’nın ‘yolları baştan başa’
yapıldı; yağmur sularının yönlendirilme işi büsbütün çözüldü!
Değil mi?
Çeşitli iş makineleri ile kentin dörtbir yanına kurulan ‘mini’ şantiyecikler, önce yolları kazıdılar,
ardından da ‘bir çeşit’ karışımla ‘sözde’ onardılar...
Ne yerinde bir çalışma ama?
* * *
Kozan’ın önceki belediye başkanlarından Mustafa Azgın, bir seçim öncesi konuşmasında
şöyle demişti:
İşbaşındaki belediyenin çalışmalarını gördüğümde acı acı düşünüyorum. Görüyorsunuz,
yollarkaldırımlar yaptığını, söylüyor. Altyapısı olmayan yerin üstüne istediğin kadar iş yap
neye yarar; önce altyapıyı yapacaksın, sonra üstünü. Ceketin üstüne yelek giymek gibi bir şey
bu...
Bu konuşmayı yaptığı yıl Azgın seçimi kazanmıştı...
‘Ceketin üstüne yelek giymek’ deyimi epey konuşulmuştu Kozan’da.
* * *
Nisan, mayıs yağmurları romantik olduğunca ‘kalleştir’ de!
Üreticinin korkulu düşüdür.
Yurttaşın apansız yakalandığı kapan...
Öyle de oldu!
Üretici geçen hafta yağan dolulu yağmurun etkisini atamadı henüz.
Tarladaki ürün vurgun yemiş gibi...
Kış yağmurları gibi günlerce sürmek yerine; gelirgeçer nisanmayıs yağmuru!
Kaptan boşanırcasına...
Göğü yırtarcasına...
Doğa kızmışçasına...
* * *
Mayısın sonlarına geldik...
Havanın bir soğuyup, bir ısınması karşısında suskunuz da...
Yolların bitmeyen çukurlarından,
Çukurların bitmeyen işkencesinden,
İşkencenin verdiği acıdan,
Acının sürekliliğinden yorulduk ama...
* * *
Adana’nın yolları taştan...
Ahhh ah;
Bu havalar çıkardı beni baştan...