Olayın gelişme sürecini, süreç çerisinde yaşanan toplumsal olayları, toplumsal olayların yurttaşlar üzerindeki etkilerini, bu etkilere karşın politikacıların değişmez tutumunu…
Birkaç yıl önceydi.İktidar partisinin bir milletvekili, ‘suçu işleyeni değil, sorunu çözmedikçe yeni suçlular olacaktır’ demişti.
Muhalefetten ‘biri’ demiş olsa çanak-çömlek kovalanırdı oysa; doğru söze ne demeli?
Asıl amaç ‘sorunu’ çözmek olmalı!
Yaşanan tüm olayları ‘bu’ çerçevede yorumlayıp; bugün yaşanan kimi sorunlarda kimin ne denli payı olduğunu, onları o yıllar durdurmak isteyenlerin nasıl suçlandıklarını öğrenmemizle olanaklı.
Sorgulamayı bırakmadan; günümüzde ‘temeli’ atılan kimi yapıların da, yıllar sonra nelere kapı aralayacağını görebilmemiz de olası…
Adana’da ‘tarihi yatırım’ başlığıyla yerel medya sayfalarına düşen konuyu birlikte irdeleyelim…
***
Adana bir yandan tarım ürünleriyle, bir yandan sanayisiyle ülkemizin önemli bir bölgesi olduğu yıllarda fabrika bacalarından dumanlar yükselirdi...
Bu bölgenin yerel yöneticileri, bu bölgenin meclisteki gücü ‘ne yazık’ ki, kendi varlıklarını ‘tek yol’ gördükleri için Adana’nın yükselişinin önüne çekilen engellere izleyici olmayı yeğlediler.
Kimi ‘kendine’ yeni rant kapıları edindi, kimileri banka hesaplarını doldurdu, kimine tarım alanlarının imara açılmasıyla varsıllıklar sunuldu; bu kentin insanlarının karınlarını doyurmak için üretmeye, üretmek için çalışmaya, çalışmak için fabrikalara-tarım alanlarına gereksinimi olacağı gündeme getirilmedi bile.
Getirenler de toplumun ‘çıban başları’ydı zaten; hep olduğu gibi!
Ellerindeki basın, ellerindeki ekonomik güç işin bugünlere geleceğini, ülkenin en yoksul ‘iki kentinden’ birinin Adana olabileceğini ‘görebilmiş’ olsa bile; ‘düşündürtmedi’!
***
Adana, tüm ağır yüküne karşın komşu ilçelerden, köylerden, komşu diğer kentlerden bile ‘göç’ alan bir kent…
Köylerinde, ilçelerinde, kentlerinde tarımcılık ya da hayvancılık yaşamını sürdürürken Adana’da yaşamaya karar vermek!
Köylerden, ilçelerden, kentlerden Adana’ya gelenleri bekleyen ne bir iş güvencesi var, ne de yarın!
Köylerinde doyarken burada ‘aç’ kalacaklarını,
Köylerinde kapı komşularından ‘yardım’ ister gibi bir yaşamın burada olmayacağını,
Adana yaşamının ulaşımı, sebzesi, meyvesi, toprağı ile köy ortamının ‘farklılığı’…
Bunlar arasında bocalayan bir katmanın Adana’da olmasının yaşatacağı aile içi sorunları, kentsel boyutunu düşünmemiz gerekiyor.
Suriyeli sığınmacıların Adana’ya verdiği ‘yükü’ de buna ekleyecek olursak, Adana’daki ‘üretime katkısı olmadan’ büyüyen nüfusun oluşturacağı sorunları…
***
Gazetelerde haber ‘’Yüreğir’de tarihi yatırım’ diye geçti.
Yüreğir Belediye Başkanı Mahmut Çelikcan ile Avrupa Birliği Bakanı-Başmüzakereci Ömer Çelik’in katılımıyla, Yüreğir Belediyesi öz kaynaklı Atakent Mahallesi’nde yapılacak olan 644 dairelik Sosyal Konut Projesinin temeli atılmış…
Dargelirli, yoksullukla boğuşan, işsizi olan, geçim sorunlu yurttaşın ‘benim evim’ diyebileceği bir yerin olması elbette güzel bir çalışma…
Her ay ya da her yıl ‘ev sahibi-kiracı’ ilişkisi yaşayanların, bu sorundan kurtulmaları için iyi proje…
Ama bu kadar!
Çünkü ‘öncelikli’ gereksinim olduğu tartışılır!
Canlı yaşamının ‘tarihsel sürecini’ düşündüğümüzde, ‘ilk’ başta ‘yiyecek’ aradığını artık biliyoruz.
Canlı yaşamını sürdürmek için ‘doymak’ zorunda…
İnsanların ‘yiyecek’ bulmalarının, günümüzde ‘iş’ bulmaktan geçtiğini de biliyoruz!
Ortaya çıkarılan bir ‘projenin’ adına ‘yatırım’ denmesinde de, yine ‘önceliğin’ belirlenerek bir sonuca varılması gerektiğini de biliyoruz…
‘Atakent Mahallesi’ne yapılan konutları uygun fiyatlarla vatandaşlarımıza vereceğiz.Yapacağımız konutların içerisinde kreş, kapalı yüzme havuzu, kapalı spor salonu da olacak’ demiş Başkan Çelikcan.
‘İş’ alanları oluşturulmadan ‘imar’ alanları oluşmasını sağlamak, alanlara binalar dikmek; en kolay ‘siyasi’ propaganda olması gerek!
Adana merkez ilçelerinden, iktidar partisinin ‘tek’ belediyesi olma özelliği göstermesi bakımından önemsenen Yüreğir’de binalar yükselecek, koşulları uyan yurttaşa verilecek…
***
Ne diyorum biliyor musunuz?
Adana benzeri kentlerin, yeni ‘göç’ dalgaları ile karşı karşıya gelmemesi için ;‘öncelik’ üretime dayalı iş olanaklarının oluşturulması, buna yetecek barınmanın sağlanması, yeşil alanların korunması ile olasıdır.
Bu hem köylerde yaşamın albenisini artıracak, hem tarım ile hayvancılık yapacak insan emeğini bir arada tutacak, hem de ‘büyük kente göç’ sorununu çözecek!
Son fotoğraf nedir?
‘Yüreğir’de tarihi yatırım…’
‘Koşulları’ uyan, küçük bir ev alma gücü olmayan, küresel borçlanma modeli bankalar aracılığıyla kredilendirilerek bu ‘tarihi yatırım’dan yararlanacak!
Biz buna; bu güne değin bankalarla işi olmayan, bankalardan korkan, banka kapısından geçmemiş yurttaşın ‘borçlandırılması’ diye de bakalım isterseniz…
Buna yapılacak harcamanın ‘ne’ olabileceğini, bu harcamayla ‘kaç’ işsize iş olanağı oluşturulabileceğini de göz ardı etmeden…
Bir de…
Hükümetin ‘tarımı-hayvancılığı’ yaygınlaştırmak için çeşitli projeleri varken, Adana gibi bir kentte ‘göçe’ neden olabilecek bir oluşuma salt dense dense ‘politik yatırım’ denir kanımca…
Asıl amaç ‘sorunu’ çözmekse eğer; ‘o’ bu değil!