Sıkça duymaya başladım…
Özellikle “iktidara” yakın isimler, duydukları bir söze “on” katarak anlatıyorlar!
Ülkede işsizlik sorunu yokmuş! Gençler iş beğenmiyormuş! Asgari ücretle çalışmak istemiyormuş!
Nerede nasıl “çalışmaya” gereksinim olduğunu bile düşünmeden, kimin “ne” istediği bilinmeden demediklerini bırakmıyorlar!
Duyduğumda, “nerede” yaşadıklarını düşünüyorum uzun uzun…
Sanki “gençlik” iş yapmamaya odaklanmış, “çalışmadan” yaşamayı seçmiş…
Eğer böyleyse, “bu gençliği kim böyle yaptı” demem gerekiyor!
Neler oldu de gençler “işten” kaçıyor, çabadan/ uğraştan uzak duruyor, “el açmayı” yeğliyor?
Yok böyle bir şey! Gençlik çalışarak yaşamlarını kazanmak istiyor, önlerindeki “kısır” anlaşılmazlık kalksın istiyor, kendilerine güvenilsin istiyor, geleceklerini oluşturmak istiyor, eğitimle aldıkları bilgiyi üretime dönüştürmek istiyor!
Bunların sağlandığını söyleyin haydi!
***
Duymayan kaldı mı bilmiyorum…
Mantar gibi çoğalan onlarca üniversiteden, yüzlerce genç mezun olduklarında bir başlarına kalıyor!
Lise yıllarının ardından aldıkları yıllar eğitim sonrasında, öğrendiklerini yaşama geçirmek için çalmadık kapı bırakmıyorlar!
Sonuç mu?
Tanıdığı, bildiği olanların çoğu eğitim aldıkları dal dışında konuşlandırılıyorlar! Tanıdığı, bildiği olmayanlar hangi kapıyı çalsalar, dışarı çıkarılıyorlar!
Bunlarla bolca sokakta karşılaşmak olası… Kimi pazarcılık yapıyor, kimi işportacılık yapıyor, kimi kağıt topluyor, kimi…
Neler yapmıyorlar ki?
Bir kendini bilmez, yaşadıklarını görmez çıkıp “gençler iş beğenmiyor” diyor!
***
Şunu sorayım:
“İş beğenmiyor” diye ayıklamaya çalıştığınız “o” gence, “hangi eğitimi aldın, bunu işinde nasıl yansıtacaksın” diye soran oldu mu hiç?
Bu soruyu hem sözün taşıyıcılığını yapan “iktidara” yakın isme, hem de bu sözü söylediği ileri sürülen “işverene” soruyorum!
Lise yıllarının ardından yaşama atılmak yerine, geleceğinde “bir umut” varmış gibi, içinin nasıl doldurulacağı üzerinde plan/ izlence yapılmayan bölümlere sürüklenip, “en verimli” denecek yıllarına tutu koyanlara da soruyorum aynı soruyu…
Bu sorunun yanıtını gerçekten öğrenmek istiyorum!
***
Bir bildiğim…
İngilizce ağırlıklı, ilk yılı hazırlık olan bir üniversite bitirdi. Hiç ara vermeden/ yıl yitirmeden üniversiteyi beş yılda bitirdi!
İlk yıl, gittiği bazı firmalar “askerlik” konusunu sorun yapınca, ivedice işlemleri hızlandırdı. Kısa dönem gitti/ geldi!
Ardından corona virüs konusu yayılmaya başladı! Firmalar, çalışanın işlerine son veriyordu! Dişini sıktı, söylendi, neden beş yıl okuduğunu sordu/ durdu!
“İktidar” her alanda büyüme sağlandığını, iş olanakları oluşturulduğunu, ekonominin atağa kalktığını sıkça yineleyince kapıları yeniden birer birer çalmaya başladı, özgeçmişini bıraktı, kendinden/ eğitiminden söz etti, yapacaklarını anlattı, geleceğe ilişkin düşüncelerini saydı/ sıraladı…
Haydi bir umut diyerek beklemeye başladı, başvuru yaptığı yerden gelecek sesi…
Bir sabah telefonunu zili çaldı, gün içerisinde görüşmeye çağrıldı…
Güzelce de giyinmişti, tıraşını da olmuştu, bekleşen genç kalabalıkla karşılaştı. Bir kaçı ile söyleşirken birbirlerinin eğitim durumlarını da sordular! Duyduklarından hiçbir üniversite bitirmemişti, lise terkler de vardı. Sıra kendine geldiğinde, görüşmeye alana “nasıl bir iş” diye sordu! Yetkili, “üniversite bitirmişsin, ama biz yük indir/ bindir ile temizlik işleri yapacak elaman için aradık herkesi, yaparsınız değil mi” diye sordu! Genç, yetkiliye “telefonda üniversite bitirdiğimi size söyledim, işi böyle anlatmadınız” dedi, verilen formu doldurmadan ayrıldı!
“İş beğenmemek” böyle bir olay olmalı…
***
Bu ülkede yapılacak “çok iş” var, ancak işin başına “bileni” atarsan…
Siz tutar, mühendislik eğitimi alan birini, oda temizliği için alırsanız olmaz!
Siz tutar, sağlık kurumun içinde öğretmene yer ayırırsanız olmaz!
Siz tutar, yabancı dil bitirmiş birini ekonominin başına oturtursanız olmaz!
“Olmaz olmaz” değil; olmaz!
Üniversite bitirmiş, her hangi bir dalda eğitim almış, kendini eğitim aldığı dalda bilgilendirmiş birini “yük indir/ bindir ile temizlik işleri” için aradığınızda olmaz, istenmediğinde de adı “iş beğenmiyor” olmaz!
Bakın ülkenin gidişine, ekonomiye, eğitime, sağlığa…
Tutup birine “kırmızı kurdele” takmayı kim istemez?
İşini iyi yapıyor, her geçen gün yükseğe taşıyor, yurttaşlar verimlilikten payını alıyor kim demez?
Elle tutulan hiçbir çalışmada bulunmamışları üniversitelerin başına getirirseniz, salt yakınlığından dolayı ekonomiyi bırakırsanız bugünün fotoğrafı ile karşılaşırsınız!
Bunlar yetmiyor gibi bir de gençleri “iş beğenmemekle” suçlamak; uzak durun, onlar gelecek…