Bu yurttaşlara neler yaşatıldı böyle? Saymakla bitse bir; bitmiyor! Tam “bitti” demeniz gerekirken bir başkası çıkıyor karşınıza! Oracıkta yığılıp kalmamak için bugüne değin olduğunca direniyorsunuz! Geçtiğimiz yıllarda korku/ yıldırıcılık demeden neler yapıldı öyle anımsayın? Küresel salgın gerekçe gösterilerek insanların sokağa çıkması yasaklandı; dar alanlarda insanlar ne yiyor/ ne içiyor/ nasıl dinleniyor/ hastalarına nasıl bakıyor/ çocuklarına neler anlatıyor denilmeden daracık evlerine hapsedildi! O zaman var olan kuşkularım, şu an da yok olmuş değiller!
Onunla bitse; bitmedi ki… Yediklerini/ boşalttıklarını doldurmak için çıkardıkları “imar affından” yararlanan binlerce kaçak, binlerce denetimsiz, bir o denli binlerce bu yurdun yurttaşının yaşamını umursamaz yüklenicinin “yaşam cennetiniz” diye ortaya çıkardığı yapılarda binlerce insanımız yaşamını yitirdi, binlercesi moloz yığınları arasına karıştı, binlercesi yitiklerinin acısını yaşıyor şimdi! Biliyor musunuz, işin sorumlularının bulunması için verilen öneri ret edilebildi!Haydi düşünmeyin…
Haydi yormayın kendinize… Bir evde iki asgari ücretle yaşamınızı sürdürüyorsunuz, iki çocuğunuz var, ev kira, mevsimlik giyim/ kuşam, elektrik/ su/ doğalgaz derken gelin de etin/ sütün/ soğanın/ patatesin/ şekerin/ yağın artan fiyatlarını unutun haydi! Akşam, kira artırmaya gelecek ev sahibini düşünün bir de, bir de okuyan çocuğunuzu, ya da üniversite bitirmiş işsiz gencinizi düşünün…
İnsanın düşünecek yerleri ağrıyor değil mi? Madem bunca içe kapatılmaya karşı durulamıyor, madem bunca yaşananlara karşın “soluksuz” değişime gerek duyulmuyor, madem yıllardır yapılanlarla bugünlerin yaşatılmasına aldırılmıyor, madem çocukların/ emeklilerin/ gençlerin/ emekçilerin doymamasının nedenleri düşünülmesi gerekirken “verilen sözler” üzerine umutlar oluşturuluyor, madem yurttaşın temel gereksinmelerine ulaşması zorlanırken “iktidarın” şatafat için yaşaması normal/ günden/ havadan/ sudan bir olaymış gibi gösteriyor… Susun, ağrılar iyice artsın o zaman!
***
Bunlarla, bunca yaşananlarla da bitmiyor ki… Haftaya seçim var! Yirmibir yılın ardından ne “iktidarı”, ne yanlılarını, ne adaylarını, ne ekranların yoksanmaz isimlerini böyle bir “söylem” içinde olabileceklerini düşünmemiştim! Çok çok bir seçim yapılacaktı! Kendileri yıllardır nasıl “halk” kal dediği için kalıyorsa, bunda da koşul değişmemişti! Tüm demokrasi ile yönetilen ülkelerde sistem böyle yürüyordu! Bugüne değin nasıl olduysa, bu kez de öyle olacaktı!
Sanki insanların doyumsuzlukları, hayalsizlikleri, umutsuzlukları, istedikleri gibi yaşamadıkları yetmiyor gibi şimdi bir de seçim alanlarına yapıştırılan ya da gerilen afiş kavgaları, o de yetmiyor birbirlerine “ağıza alınmayacak” sözler söyleniyor!
Siz gerilmekten besleniyorsanız, doldurun kendinizi bir salona, birbirinize ne yapmayacaksanız/ neler söyleyecekseniz/ nasıl kızacaksanız orada yerine getirin! Ama buna sakının yurttaşı karıştırmayın, onun yapacak/ üstesinden gelecek/ yaşama tutunması için gerekecek eylemleri var!
Yaşattıklarınızdan çok yoruldu halk; bir de yaşatacaklarınızla yormayın!
040523