“Kamuda tasarruf” konusu gündeme gelince, haklı olarak herkesin gözü başta “uygulamak” isteyenlerin yaşanmışlıklarına yöneldi! Bugüne gelinmeden önce “dönüp” kendi harcamalarına baktılar mı, yoksa yaptıkları “baş döndüren” harcamalarının acısını yurttaşa mı yıkmaya çalışıyorlar? Bir başka deyişle; ülkeyi “dar gelirlinin” yaşadığı tün zorluklara karşın bu duruma kim getirdi?
Şu notlarla bile akla gelebilecek sorulara yanıt arayalım:
Ekonomik Durum: Türkiye ekonomisi şu anda yüksek enflasyon ile artan maliyetlerle karşı karşıyadır. Bu nedenle, kamu harcamalarında tasarruf yapmak, bütçe dengesini korumaya parasal dengeyi sağlamaya yardımcı olabilir. Soru şu: “Tasarruf”, gereksiz harcamalar yerine, yurttaşın temel gereksinmelerinin daha da “alım gücünden” uzaklaşması mıdır?
“Tasarruf” Önlemlerinin Kapsamı: Açıklanan tasarruf önlemlerinin kapsamı, ekonomi üzerinde yaşatacağı etkisi net değildir. Bazı önlemler, kamu hizmetlerinin niteliğini düşürmekle birlikte belirli sektörleri olumsuz etkileyebilir. Soru şu: Açıklamalarda da bir belirsizlik var! Kamu ile özel sektör çalışanlarının hem sayısının düşürülmesi hem yeni işçi alımlarının yapılmaması hem de geçinemeyecek aylıkla çalıştırılması anlamına gelmiyor mu?
Seçenek Politikalar: Kamu harcamalarını azaltmanın ya da parasal disiplini sağlamanın başka yolları da olabilir. Hükümet, daha verimli harcama yolları bulmaya odaklanabilir. Soru şu: Adı “ballı maaş/ huzur haklı aylık” diye de bilinen, yurttaştan “doymazları” ayıran uygulamalar yerine “kamu harcamasını azaltmak” gerekçesiyle kamuda geçimini saylayan insanların kapı dışına koyulması mı düşünülmektedir?
Sosyal Etki: Tasarruf önlemlerinin sosyal etkisi de önemlidir. Bazı önlemler, düşük gelirli haneler ya da belirli sosyal gruplar üzerinde orantısız bir şekilde olumsuz etkileyebilir. Soru şu: kamu harcamalarını düşürmek gerekçesiyle başta belediyeler olmak üzere birçok kurum yeni işe alımları bırakın, çalışanların işine son verecek olursa, toplumsal yapıda oluşacak orantısızlık için ne yapacaksınız, insanların çalışmadan/ çaba harcamadan/ bilmeden yaşamalarını sürdürmesini sağlamak için yeni “destek” paketleri mi açıklayacaksınız?
Kamuoyu Görüşü: Kamuda tasarruf önlemlerine yönelik kamuoyu görüşü de önemlidir. Halkın bu tür önlemlere desteği, politikacıların karar verme sürecinde önemli bir rol oynayabilir. Soru şu: “İktidar”, sıkça sözünü ettiği “şükürcülüğü” yaşama biçimine dönüştürüp, kendi içinde her tür şatafatı yaşarken, et/ süt/ meyve/ ekmek gibi temel gereksinmeleri edinmede zorlanan kalka nasıl “tasarruf” sözcüğünü inandırıcı bir biçimde anlatabilecek?
Sonuç olarak, “Türkiye'de kamuda tasarruf önlemlerinin” yerinde olup olmadığı konusunda karşımıza çakacak sorulara kesin bir yanıtı yoktur. Kararı değerlendirmek için ekonomik durum, “tasarruf” önlemlerinin kapsamı, seçenek politikalar, sosyal etki, kamuoyu görüşü üzerinde önemle durulması gerekir! Düşünün ki, kararın açıklanması için tarih verildiğinde, birçok kamu kurumu, yangından/ yıkımdan” mal kaçırır gibi alımlar yaptığı basına yansıdı! Karar “uygulayıcılarından” hiçbiri de “dur bakalım, neler oluyor, bu alımların gerekçesi ne, tasarrufa gidilecek” deme gereği duymadılar! Kimi kamu kurumu yeni araçlar kattı filolarına, kimi akılda olmayan odalara yakınlarından/ bildiklerinden alımlar yaptılar, kimi eskimeyen koltuğunu yeniledi… “Kamuda tasarruf” diyenlerin yaşanmışlıklarını bile bile “yerinde” diyen kim var ki; haydi görelim!