Yüzyılın yıkımı deprem sonrasında yerinde durdurulamayan, üçe/ beşe/ ona katlanmasına “iktidarın” diğer tüm gereksinimlerde olduğu gibi sessiz kaldığı “işyeri/ konut kirası” üzerine sıkça açıklamalar duyuluyor! Tıpkı “fahiş fiyatı önlemek için tüm çalışmaları yapacağız” demelerine karşın “bir arpa boyu” yol almadıkları gibi, “kira” konusunda da “at izinin it izine karıştığına” tanık olmaktan bıktı bir yandan ev sahibi, diğer yandan kiracı…
Bu betondan yapılar neden bu denli zamlandı, yapımında kullanılan demirin madeni de/ çimentonun taşı da bu yurdun toprakları üzerinde olmasına karşın fiyatlar neden bu denli yükseldi, kim izin verdi, yüzyılın yıkımını yaşayan halka bir yıkım da konutta yaşatılması nasıl bir anlayıştı? Anlayan, açıklama yapacak olan var mı, insanların çaresizliklerini bu denli “vurguna” dönüştürmenin insansı yanı ne?
***
İnsanların yüreklerini serinleten bir açıklama yapan olmadı! Son bir yılda dargelirlilerin yaşadığı “acıyı bal eyleyen” yok! Var mı diyeceksiniz; kim? Sıkça duyuluyor, konutun tüm girdileri ikiye/ üçe katlanmasına sessiz kalıp, satışında “bu zam neden” diyemezsiniz! Şimdi sıkça yineleniyor işte; sözde ev sahiplerinin kirada yüzde yirmibeş zam yapmaları söyleniyor! Bir konut yapılanırken tüm ürünlerinde fiyatlar katlansın, “en sahibinin” yaşamını sürdürmesi için gereksindiği temel ürünler ikiye/ üçe katlansın, ancak “kira bedelini” yüzde yimibeş artırsın!
Olmuyor! “Ev sahibi bir yıl öncesinin üç/ dört katı” kira istiyor, kiracı “hükümet yüzde yirmibeş artır” dedi diyor, ev sahibi/ kiracı arasında anlaşmazlıklar/ kavgalar/ beklenmeyen olaylar yaşanıyor! Hadi gelin de aklınıza kötü kötü komplolar gelmesin, hadi ev sahibi/ kiracı arasındaki anlaşmazlığı “iktidar” körüklüyor diye düşünülmesin! Öyle ya, bir de “arabulucukuk” diye bir birim oluşturuldu! Ev sahibi ile kiracı belli ki anlaşamayacak, onun için “arabulucuya” gitmek zorunda kalacaklar; bir de orada aralarındaki anlaşmazlığı anlatacaklar, bir de üzerine bedel ödeyecekler, ancak yine de istedikleri gibi olmayacak… Peki, “arabulucuya” gitmek gerekiyorsa, bakanlığın açıkladığı “yüzde yirmibeş zam yap” kararının anlamı ne, ya da o kararı dinleyen kim, dinlemeyene nasıl bir yaptırım var?
***
Yaşanmış bir kira öyküsü anlatayım şimdi: 2022 yılında aylık bindörtyüz liraya oturduğu daireye, 2023 yılında 2200 lira ödedi! O yıl hükümetin dediği karar uygulansaydı yüzde on/ onbeşti sanırım; ancak yüzde ellinin üzerinde bir zam gerçekleşmiş! İlk ay sorun yok, ikinci ayın başında da sorun yok, üstelik iki ay boyunca yüzyılın yıkımı nedeniyle uğramadıkları konuta ödeme yapmalarında da zorun yok! Geçen yıl bu zamanlar olmalı; ev sahibi arayıp ya evi boşaltmasını, ya da kirayı artırmasını istiyor yılın ortasında kiracıdan! Olmaz demeyin; bunların benzeri çok yaşandı!
Kiracı önce “ne demek” dese de, temmuz ayından başlayarak ikibindört lira ödemeye başlıyor! Ev sahibi ısrarla ya çıkmasını, ya da yedibin beş lira ödemesini istiyor! Kiracı, “yargı yolu açık” dediğinde de sözler biraz ölçüsünden çıkıyor, tartışma yaşanıyor! 2024 yılına bir ay kalana dek böyle sürüyor; asansörde, bahçede karşılaştıklarında selamsız geçiyorlar! Ev sahibi arayıp, adresini verdiği bir “arabulucukuk” ofisine gitmesini söylüyor, orada Temmuz 2024 tarihine dek süre isteyip, aylık üçbin lira kira vereceğinin, günü gelince de evi boşaltacağının güvencesini veriyor! Şu an kiralık ev arıyor!
***
Dün bakan “kirada yüzde 25 sınırının devam etmesi için bir sebep görmüyorum” dedi, sözüm ona “ev sahibi ile kiracı zaten bizi dinlemiyor” denedi! “Başınızın çaresine bakın” der gibi! Nüfusun büyük bir bölümü “evsiz”; ya asgari ücretle yaşamını sürdürüyor ya da emekli aylığıyla, üstelik ülkenin ekonomisini ayakta tutan da bu katman… Toprağı ekiyor, suyu kullanıyor, fabrikada çalışıyor, üretim yapıyor… Ama barınacak ne evi, ne de gücü “kira ödemeye” yetecek kazancı var! Tüm bunlara karşın bir şey daha unutmamak gerek; “kamuda tasarruf” denilerek yükü ağırlaşan katman da bu!