Bu sözlerin sahibi bir gazeteci büyüğümüz. Kanal A Televizyonu ekranından seslendi bu sözlerle gazeteci büyüğümüz.
Süleyman Canbolat’tı bu sözlerin sahibi. Kanal A Televizyonu’nda İlhan Geyik ile sundukları ‘Basın Masası’ programında yerel gazeteleri yorumladıkları sırada söz döndü dolaştı televizyonlara geldi. İlhan Geyik’in Kanal A başta olmak üzere yerel televizyonların aslında yerellikten çıkıp uyduda olması nedeniyle yaygın olduklarını belirtti.
Geyik, tüm belediye başkanlarına seslenerek belediyelerin tanıtımlarını içeren reklamların yandaşlara dağıtıldığını, CHP’li belediye ise bir kanala, MHP’li belediye ise öbür bir kanala bu tanıtım reklamlarının verildiğini ve aylık ortalama olarak 60 bin lira paranın ödendiğinden söz etti İlhan Geyik. Kanal A gibi ilde yayın televizyonlara da cüzi bir rakam öngörülüp yasak savıldığından bahsetti.
Çözüm nedir sorusuna yanıt aranır iken Süleyman Canbolat sözü aldı ve Gazeteciler Cemiyeti’ne bu konuda sözün düştüğünü ve cemiyet başkanının televizyon ile gazete yöneticileri ve sahiplerini bir araya getirip belediye başkanları ile bu konuyu ortak bir masa etrafından görüşmeleri ve sorunu çözmeleri gerektiğini belirtti. İşte Canbolat, cemiyet başkanının bu sorumluluktan kaçtığını ve korktuğunu belirterek ‘Ey cemiyet başkanı, sen ne işe yararsın? Ne iş yaparsın? Neden korkar çekinirsin?’ diyerek söze başladı ve sorumluluk almaya davet etti cemiyet başkanını… Bu programı dikkatle izledim.
İzler iken de tartışılan ve çözüm yolu aranan sorunu ve sorunu çözmesi istenilen kişileri de bildiğim için iki kez dikkat kesildim programa. Bu tartışma yaşanır iken belediye başkanlarının yerel imkânlar ile televizyon kurmaları konusunu da masaya yatırmalarını beklerdim örneğin!
Torosları aşarak ihraç televizyon programcılarını getirip onlara para ödeyenleri de enine boyuna tartışmak gerekirdi diye düşündüm. Bu kez olmadı ama bir başka programda inşallah diye ümidimizi yitirmeden gelelim asıl konumuza… Belediye başkanlarının tanıtım konusunda kendilerine yakın televizyon kanallarına (ben isim verebilirim her ne kadar programda verilmemiş olsa da) yani Bengütürk ve Halk Tv’ye fazlaca para aktardıkları bir gerçek. Bunda hem fikiriz. Siyaseten böyle davranmalarının da bir alt yapısı var kendilerince… Bu sorunun çözümünde cemiyet başkanı görevini yapamaz, yapmaz.
Ben bunu ilk defa söylemiyorum. Müteakip defalar söylediğim için de hep benim ifadelerimden rahatsızlık duydular. Duydukları yerde bir kez daha duysunlar. Yine belirtmekte yarar görüyorum. Bu cemiyet başkanı heyecanını yitirmiş ve beklentilerinin çıtası çok düşük olan bir yöneticilik anlayışına sahip… İkincisi, kimseyle kötü olmamak gibi bir davranış içinde… Yani herkesi idare ediyor…
Gün gelir bu belediye başkanları ile işimiz olur, onları çözdürürüz diyor. Kendi yakınlarına belediyeden iş ister ve bunu da temin eder isen, o belediye başkanına karşı dik duramazsın. Sonra da meslektaşlarının isteklerini yerine getiremez, her şeyi buzdolabına derin dondurucuya koyar gibi ötelersin! Neyse… Bayramlık ağzımı yine açmak zorunda kalmayayım.
Sözün özüne gelince, yerel televizyonların sıkıntıları büyük… Yerel gazetelerin sıkıntıları da çok. Bu belediye başkanları bankamatikçi çalıştırıp sigortalarını yatırıyorlar mı? Evet… Bu belediye başkanları ikili ilişkiler ile haksız bir şekilde birilerine kaynak aktarıyorlar mı?
Evet… Bu belediye başkanları el altından ihale vererek, iş temin ederek yandaş medya oluşturuyorlar mı? Evet… O zaman Süleyman Canbolat kardeşimiz daha çok sinirlenecek, çok cemiyet başkanına ‘sen ne işe yararsın?’ diyerek kızgınlığını dile getirecek. Haktan hayırlısı olsun. Bir adet durum tespiti yapalım istedim.