Siyasetle uğraşanlar iyi bilirler. Partilerin ilçe kongreleri, il kongreleri heyecan demektir. Birden fazla adayın yarıştığı teşkilat seçimlerinde ‘en iyisi olan’ kazanır. Veya delegeye en iyi ulaşan, iyi delege yazan kazanır! En nihayetinde kongresini yapan partinin heyecanı o ilçede, beldede veya ilde kendisini hissettirir. Ne yazık ki son 10 yıldır yeni bir gelenek oluştu siyasi partilerin kongrelerinde…
Tek aday ile yarışa girmek… Tek aday olmasını kim istiyor? Genel merkez… Neden pekâlâ tek aday? Sorun çıkmasın, kavga dövüş olmasın. Uzlaşı olsun adaylar konusunda diye… Doğru mu? Bence hiç de doğru değil. Genel merkez eğer ilçede kimin ilçe başkanlığına yapacağına karar verecek durumda ise neden seçim yapılıyor ki! Atasın istediği adayı, olsun bitsin.
Lakin Ak Parti’nin tek başına iktidar olmaya başladığı günden bugüne kadar siyasi partilerde tek aday ile yarış yapılıyor ve bu yarış diğer partilere de sirayet etmeye başladı. MHP bugünlerde kongre yapıyor. Bakın her ilçede tek aday var genelde. Birkaç küçük ilçeler hariç… Oralarda da genel merkezin işaret ettiği, milletvekilinin desteklediği aday yarışı kazanan isim oluyor!
Sonrada çoğulcu demokrasi diyoruz bunun adına, katılımcılık diyoruz.
Aslında kendi kendimizi kandırıyoruz. Teşkilatların seçiminde heyecan olmadığı içinde seçim döneminde böyle bir kenara itilen, ayrıştırılan isimlerin de partiye katkılarının olmaması nedeniyle kısır bir döngü içinde seçim dönemini geçiriyoruz. Bazı zaman oluyor ki, siyasiler ‘benim karşımda aday adaylığı yaptı. Kendisi aday olmayınca partiye aktif olarak çalışmadı.
Şimdi yetki bende. Ben ona dirlik verir miyim?’ diyerek hareket ederek davranışlarını da bu şekilde organize ediyorlar. Rakiplerine yani yaşama sansı yok… Bunun örneklerini MHP’de çok yaşadık. Hala da yaşıyoruz. Anakent Belediyesi’ni kazanan MHP’nin içerisindeki bazı seçim mağlubu arkadaşların, teşkilatlardaki adaylık dönemlerinde kinlendikleri isimlere bugün yaşama şansı bırakmadıklarını görünce de ‘ne kel, ne de fodur!’ diyerek gülüp geçiyoruz.
Ne yazık ki belediye başkanları arkadaşlarımızda bu isimlere prim verip onları yetkileriyle güçlendirerek partilisine karşı kindarlığını sürdürmeleri noktasında onların ellerini güçlendiriyorlar. Bu belediye başkanlarımız eğer bilmiş olsa ki yarın kendilerinin de seçimleri olduğunda bu kindarlık peşindeki isimlerin kırıp döktükleri isimler kendisine kendi seçiminde ne kadar dört elle sarılacak?
Bunun bir hesabını yapsa, ‘atılan taşın ürkütülen kurbağaya değmesini’ hatırlayarak davranışlarını böyle ayarlamaları gerekir. Uzun lafın kısası, siyaseti iktidarda iken kendisine yönelik yapan her kim olur ise kaybediyor. Nüfusu giden isimlerinde bugün Adana caddelerinde tek başına dolaştıklarını görüyoruz, yaşıyoruz. Diyeceğim odur ki, kongrelerinde heyecanı yaşamayan siyasi partiler, birilerinin olur ve bu kısır döngü içinde de kendileri gibi partileri de eriyerek sona doğru yaklaşır.
Aman dikkat…
Yalnızlaşıyorsunuz.
Tek başınıza kalmaya başladınız.
Asıl tehlike bu olsa gerekir…