Aklıma mukayyet olmaya çalışıyorum şu Adana’da…
O kadar akıl almayan işler yaşanıyor ki, sonrasında ‘burası Adana…’ diyerek kabullenmek durumunda kalıyoruz. Yerel gazetecilik yapınca dolayısıyla haber kaynaklarımızda, ilan ve reklam kaynaklarımızda yerel oluyor. Hal böyle olunca da karşılaşmadık olay, başımıza gelmeyen ilginçlikler kalmıyor!
Belediyelerin durumlarına bakınca içler acısı halini görüyor ve inanın onlara yardım edersimiz geliyor. Oluk gibi para harcıyorlar olmadık işlere.
Ankara, İstanbul demiyorlar harcama kalemlerini öylesine hoyratça kullanıyorlar ki aklınız almaz…
Yerele gelince de ağlamak, sızlamak temel işleri olmuş!
Halktan nasıl para topladıklarını, tahsilat yaptıklarını bildikleri halde harcamaya gelince müsrif davranıyorlar…
Adana dışına hovardalar, Adana’daki işlerine gelenlere de cömertler…
Sonrası… Sonrası bağlar gazali… Yerele gelince de ağlama duvarı kuruyorlar. İnanın yardım edersim geliyor içimden. Temsil ve ağırlamada hoyratça davranıyorlar. Sanatçı getirme, afiş bastırma, ses düzeni, o toplantının sponsoru olma, bu toplantıya ev sahipliği yapma kırılıp gidiyor. Faturaları da belediye kasasından ödüyorlar.
Ya sonrası… Sonrasında yüz yüze baktıkları yerele gelince de ‘Siz ağlamıyorsunuz ki size meme verilsin’ edası ile bir de kulp takmaya kalkıyorlar.
Malzeme bu… Yapacak bir şey yok aslında. Ya bu deveyi güdeceksin, ya da bu diyardan gideceksin. Yereller hancı olunca da bu diyardan gitmek olmuyor elbette ama bu deveyi de gütmek gerekmiyor. Aslında bizim mesleğin içinde sıkıntı hat safhada…
Mesleğin onurunu korumakla görevli olan meslek örgütü yöneticileri yerellerin gelir kaynaklarının kısılması için çabalıyorlar, gambazlamadıkları yer bırakmıyorlar! Sıkılmadan yerel gazetelere ilan ve reklam vermeyin diyecek kadar alçalıyorlar… Utanacak yüz yok ki adamda… Halkın tabiri ile ‘yüzünü cıncık ile kazımışlar!’
İşte böylesine zorluklar içinde yerel gazetecilik yapmaya çalışan biz yerellerin de kendilerince hataları ve kusurları var. Bunu da alıp kabul etmek lazım…
Birlikteliğin olmadığı yerde sürüden ayrılanı kurt kapıyor!
Çaresi yok mu bu işin? Elbette var… Sanırım biz onu yapacağız bu gidişle…
Herkesi ‘eti ve kemiği ile tartıp, hak ettiği kadar değeriyle’ kamuoyunun önüne getireceğiz…
Yazımın başında ‘yardım edesim geliyor’ dedim…
Sahi, bunlara yardım etmek de içimizden gelmiyor. En iyisi paramız cebimizde kalsın…
Kör Allah’a nasıl bakar ise, Allah’ta köre öyle bakarmış!