Yerel yönetimlere talip olan siyasetçileri yakından izliyorum ve söylemlerine dikkat kesiliyorum. Sanki bir yerlerden sloganları kopyalayıp yapıştırmışlar. Ve birbirine yakın cümleler ile afiş yaptırmışlar.
Hatta daha da ileriye giderek son 10 içinde siyasette kullanılan sloganlar ve söylemler adeta patinaj yapılırcasına kullanılmaya devam ediyor.
Kente dair projelerini sıralamaları istenildiğinde ‘birileri kopya çeker’ diyerek saklı tuttuklarını söyleyenler aslında ‘aniden yakalandık. Biz hazırlıksız yakalandık’ dememe adına çekincelerini ortaya koymaya çalışıyorlar.
Sözün özü itibariyle söylem ve proje geliştiremeyen ve kısır bir döngü içinde hareket eden siyasetçiler ile karşı karşıyayız. Ne var ise ‘kurt politikacılarda’ var diyelim ve onların ağızlarının laf yapması nedeni ile ortamı biraz kendi lehlerine çevirdiklerini söylemiş olalım.
‘Yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır’, ‘Size söz veriyorum’ gibi cümleler de artık eskidi…
‘Birlikte yöneteceğiz’ söylemi aslında son günlerde moda…
Ne kadar itibar etmemiz gerekiyor onu da bilmiyorum. Birlikte yöneteceklerini söyleyenler seçildiklerinde aileleri, hısım ve akrabaları, karşılıklı menfaat içinde kişiler ile birlikte yönetiyorlar aslında makamları.
Gençler ve kadınlar ile birlikte yöneteceklerini söyleyenler, söylemlerini ‘kendi anladıkları’ genç ve kadınlar ile birlikte yönetmeye koyuldular yıllarca siyaset sahnesinde.
Demem odur ki, siz söylemlere fazla itibar etmeyin.
Kişilere bakın. Onların sizce iyi bir yönetici olup olmayacağını değerlendirin.
Seçildiklerinde yanlarına uğranıp çayı kahvesi içilebilecek olup olmadıklarına, insanları sevip sevmediklerine, hayat ve yaşam koşulları ile tarzlarına, aile yapılarına, çalışma hayatındaki başarılarına bakın.
Yani siyasetçiyi iyi gözlemleyip oyunuzu hak edip etmediğiyle değerlendirerek sandığa öyle gidin.
Yoksa ‘birlikte yöneteceğiz’ diyerek yola çıkanlara da fazlaca itibar etmeyin. Ben kendi adıma siyasette söylemden daha çok eyleme bakarım.
Son bir hatırlatma daha olsun benden sizlere, ‘Şu kadın eli değecek’ muhabbetini de çok tutmuyorum.
El eldir. Kadın ile erkek eli fark etmiyor.
Kadın eli değen o kadar yerler var ki, hiç de sonuç itibariyle olumlu değil.
Siyasette değecek olan el ‘hakkı ve adaleti bilen, doğruluktan şaşmayan el’ olmalıdır. Ben bunu bilir, buna inanırım.
Kalın sağlıcakla.