Yurttaş olarak ortaya çıkan sorunları çözmek zorunda olan, bu konuda görevli olanlar ne yazık ki geri adım atar iken, bize ‘sorununuzu çözdürebilmek için hak arayın’ diyerek yollara düşmemizi istediler.
Takip eden, hakkını arayan, talepleri dile getiren insanlar olmamız için hep salık verdiler. Bizler de yapabildiklerimizi yaptık, yapamadıklarımız konusunda oturup başımızı iki elimizin arasına alarak kara kara düşündük.
5 yılda bir bize imkân tanıdılar. Sorunlarımızı çözecek kişileri sizler seçin diyerek.
Ne yazık ki o kişileri de kendileri belirlediler. Kimlik verdiler, kişilik kazandırıp makamı altlarına ikram ettiler. Sonra da yine yurttaş olarak bizlere ‘onları siz denetleyin’ dediler.
Dün sabah televizyonda sabah haberlerini izleyeyim istedim. Televizyonda Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz vardı. Kocamaz, nasıl aday yapılmadığını başından geçenleriyle birlikte saat vererek izah ediyordu.
Orada bir cümle kurdu Sayın Kocamaz. Dedi ki, ‘Benim aday yapılmamam demek, Mersin halkını kahir ekseriyetinin taleplerine gem vurmaktır. Şu kadar muhtarın talebini eliyle itmektir. Onların seçme, benim de seçilme hakkıma getirilen gasptır’ dedi.
Yani kendisinin başından geçenleri izah etti. Elbette haklı tarafları var. Siyaset yapan bir siyasetçi olarak başından geçenleri hukuksuzluk olarak görüyor.
Bunu tartışmak istemem. Ama ekleyeceğim önemli bir husus var ki bunu da belirtmeden geçmeyelim.
Sayın Burhanettin Kocamaz Bey, gerek Tarsus’ta, gerekse de Mersin’de önceki partisinden aday yapılır iken diğer aday adaylarının seçme ve seçilme haklarına hiç etki etmiş midir? Onlarla yarışır iken olayı kendi lehine getirmek adına siyaseten tavır sergilemiş midir?
O tarihteki liderine biat ettiği günlerdeki tavır ve davranışları ile bugünkü tavır ve davranışları aynı mıdır?
Yani dertlenir, sitem eder iken siz çok mu masumsunuz? Onu sormaya çalışıyorum.
Bizlerde böyle bir soru cümlesi oluşturan Sayın Burhanettin Kocamaz’ın şahsı değil elbette. Bu soru cümlelerini kurmamıza neden olan Türk Siyasetinin genel durumu, siyasetin yapılış tarzı, siyasi partiler kanununun verdiği liderlik cuntası gibi birçok konulardır.
Yazımın başında söyledim ya, bizi çok yordular diye…
Oturduğumuz yerden Mersin Belediye Başkanının başına gelenleri dinlemek, izlemek, yorum yapmak, üzülmek veya sevinmek (artık herkese göre değiştiği şekliyle) gerekiyor!
Bizi ne hallere düşürdüler böyle…
Geçim kaygısı bir yandan, sorunlar yumağını çözmek bir yandan, haksızlık ve adaletsiz karşısında direnmek bir yandan, seçimler öncesinde siyasi linçlere yönelik bakış açımız bir yandan…
Siz siz olun yarına dair ümitlerinizi yitirmeyin ve siyaseten de dik duruş sergileyin, sergileyenlerin de yanında olun. Destek verin.
Birileri siyaseten bir yerlerde kalacak diyerek de nefes tüketmeyin.
Kurt politikacılar diye atlandırılanların da başına bazen böyle şeyler geliyor. Adana’da Kurt Politikacı Aytaç Durak’ın başına gelenlerden Mersin’deki Burhanettin Kocamaz’ın başına gelenler arasında bir bağ kuracak olursanız pek farkı yok gibi…
Tek fark, Durak cezaevini boyladı…
Kocamaz ise siyaseten hezimete uğradı…
Vakti saati gelince bir dönem sizi kullananlar size dönüp ‘ömrünüz buraya kadar’ diyor. Siz hayır diyerek diretecek olursanız da ‘gereğini’ yapıyorlar.
Keşke böyle olmasa…