50 yıl öncesine gidiyorum. Çocukluğumun kumbaralarına doğru yol alıyorum. Anne ve babalarımızın vermiş olduğu okul harçlıklarından biriktirdiğimiz paraları kumbaralarda saklamanın, biriktirmenin mutluluğunu yaşadığım günlere gidiyorum.
İş Bankası’nın meşhur kumbarasını nasıl unutabilirim. Bozuk para ile kâğıt paranın ayrı ayrı yerlerden içerisine atıldığı o kumbaraları nasıl hafızamdan atabilirim.
Biriken paralar ile bankanın yolunu tutup o tarihte bizlerin tasarruflu olmamız için gayret sarf eden, bizlere tasarruflu olmayı öğreten ailemizin açtığı hesaplara götürüp kumbaraların içindeki paraları sayarak yatırdığımız günleri nasıl unutabilirim.
İlkokul yıllarında Kızılay’ın yardım toplamak için öğrencilerin boyunlara astığı, kişilerin yakalarına toplu iğne ile rozet takarak yardımların toplandığı o kumbaraları nasıl unutabilirim.
Biz kumbaralar ile büyüdük.
Bugünlerde çocukların okullarındaki eğitimlerine bakıyorum. Kumbara ve tasarruf konusunda bir eğitime rastlayamıyorum maalesef!
Evlerinde kumbarada para biriktiren kaç tane çocuk görüyorsunuz etrafınızda? Sorusunun yöneltsem parmakla sayılacak kadar az çocuk gösterebilirsiniz.
Alışkanlıklarımızı yitiriyoruz maalesef…
Şimdi çocukların uğraş alanları da değişti, tercihleri de… Anne ve babaların eğitimleri de…
Bunun sonucu da ortaya olumsuz davranışlar çıkıyor. Sonrasında pişmanlık duyulunca geri gelmiyor o boşa geçen günler. Bizim çocukluğumuzun kumbaralarının faydalarını bugün yaşamımızda görüyoruz, hissediyoruz.
Kızılay’ın toplumun her kesimi tarafından kabullenilip yardım yapılacak kurum olarak görüldüğü günlerde kalmadı hoş!
O kuruluş hakkında da zaman zaman ortaya atılan olumsuzluklar nedeniyle insanlarda bir soğuma, uzaklaşma oldu. Şükür olsun ki son dönemlerde bu olumsuzluklar ortadan kalkmaya başladı. En azından bu anlamda bir gayret var.
Siz siz olun çocuklarınızın kumbarada para biriktirme alışkanlığını sürdürmesi için elinizden gelen gayreti gösterin.
Damlaya damlaya göl olur…