Aslında her şey bizden kaynaklanıyor.
Bizim için yaratılan dünyayı, bizim yarattığımız başka bir dünyaya dönüştürme isteğimizden, doğal (ahlaki) olanı yavaş yavaş terk edip, duygusal ve tensel hazları boş verirken, daha iyi telefonlar, daha hızlı internetler, daha süratli otomobiller, yani olağanüstü teknolojiler içinde
Olmaktan, kısacası bizden kaynaklanıyor.
Her şeyi kendimiz yaptık. Yanlışa, hastalığa bir yolculuktu bu. Hayatımızı her gün biraz daha Karmaşık hale getirdik. Amaçsız, anlamsız ve sınırsız beklentilerimizle, dallandırıp budaklandırdık. Dokunmaya, dokunulmaya, konuşmaya, konuşulmaya, dinlemeye,
Dinlenmeye hasret kaldık.
Hâlbuki tam tersi olmalıydı. Daha yavaş daha keyifli soluklanmalıydık.
Gülün, nergisin, kirazın, baharın ve kışın tadına daha çok varmalıydık. Ne zararı var ki yavaşlamanın? Dinlemenin, kötüyü unutmanın, iyiye sarılmanın… Hayata daha çok bağlanıp, mutluluğun, sevginin peşinde koşmanın…
Mutlu olmak daha kolay, hayat daha güzelmiş eskiden. Nefes almak, hayal kurmak, şiir yazmakmış yaşamak.
Kızmak, öfkelenmek ama asla darılmamakmış.
Çocuğu büyütürken yaşlıya da bakmakmış, inanmak, güvenmek, paylaşmakmış! Dua almakmış, yaşamak. Bir yaşlıdan yahut muhtaçtan…
Her şeyi ama her şeyi biz yaptık! Yarattığımız zor ve sağlıksız bir dünyanın hastaları haline geldik! Yenidünyamızın, yeni sorunları, yeni hastalıkları doğdu!
Biraz “depresyon”, “stres”, “panik bozukluk”, orta şiddette “Fibromiyalji”, ağır düzeyde “Kronik Yorgunluk” ve fena halde “Kanser” imiz var. Artık hastane de doğuyor, hastane de ölüyoruz.
Lakin ne bu şekilde doğmanın ne de bu şekilde ölmenin hiçbir “özel” bir tarafı yok. Hayatı özel kılan onu yaşama becerisidir. Hastalık ve mutsuzluk üretmeden yol alabilmektir.
Adana bu ya…
Nasıl yaşayabilecek isek, nasıl yol alabilecek isek, herhalde büyük bir zanaatkâr gibi olmak durumunda kalacağız. Bizi hasta etmek isteyenlere inat, ayakta kalacağız.
Çapı küçük, beyni kendinden menkul insanlara rağmen… Az kaldı sizleri değiştirip tarihin derinliklerine gömmeye…
Az kaldı sizlerden kurtulmaya… Adanalıları sizden kurtarmaya… Yiğidin harman olduğu bu kentin yiğit evlatları ‘yarattığımız dünyada hasta kişiliklerden kurtulmak için az kaldı…’