Hırs, ihtiras, para kazanmak adına verilen mücadele bütün bunlar dünya için yapılan, düşünülen ve sonuçta maddi anlamda gelir getiren oluşumların temel dayanağıdır. Oysaki insanoğlu yarın için yani ahret için ne yaptığını kendine sorsa bütün bu sevdaları karşısındakine zarar vermeden yapar, yapmaya çalışır.
Mahallenin en köhne ve bakımsız sokaklarıyla örülü olduğu sokağın girişinde ‘TÜPÇÜ’ diye bağıran tüp satıcısı ile ‘Var mı pamuk attıran?’ diyerek omzunda yüklü aletiyle dolaşan garibanın esnafında kafasında ahret için bugün ne yapabilirim? Sorusunun pek olduğunu düşünmüyorum.
Dünyalık işleri ahretlik işlere değişir olduk. Tercih eder olduk sizin anlayacağınız.
İnsan olarak gözümüzü para hırsı kaplayınca, etrafımızdaki insanların diğer insanlara göre daha mutlu yaşamaları adına tüm değer yargıları öteleyerek bir kenara ittik!
Maalesef diyorum ama gerçek bu…
Belki de elimizi kolumuzu sallayarak gidip sıraya girerek yapabileceğimiz resmi işlerimizi dahi ‘orada bir tanıdık var mı?’ diyerek sorup soruşturup öncelikli olmak adına yarışın içine girdik. Girmeye çalışıyoruz.
Maalesef diyorum ama gerçekler bunlar…
Kaybettiklerimizi de kazandıklarımızla mukayese eder isek aslında büyük şeyleri kaybettiğimizi görünce üzülecek duruma geliriz. Bir de olayın bu boyutu var aslında.
Seçim kaybedenlere üzülüyor muyum? diye dün kendime bir soru yönelttim. Yanıtını da peşinen verdim.
Hayır…
Neden üzülmüyorum? Dedim bu kez…
Yanıtı ise ‘seçim kazandıklarında kimlere ne faydaları oldu ise onlar üzülsün’ diye yanıt verdim.
Bu yanıt dahi benim ve benim gibi düşünenlerin dünyevi işler için ne kadar ihtiraslı olduğumuzu ortaya koymaya yetiyor değil mi?
Yazımın başında söyledim ya, güzel günlerde kimler kiminle neyi paylaşmış ise kötü günlerde de o birilerinin o kimler ile üzüntüyü paylaştığı bir dünyada yaşar olduk. Acı ama gerçekler bunlar…
Siyasette bugün iktidarsınız, yarın ise iktidardan inersiniz. Etrafınızdaki insanlar suların çekildiği gibi aniden çekilip adeta yok olurlar.
Kendinizi yalnız hissedersiniz. Tutunacak, dertleşecek, halinizi ve hatırınızı sormasını istediğiniz sizin kudretinizden dolayı size eğilenlerin varlığını görmek istersiniz. Bulamaz iseniz de adeta boşluğa düşersiniz.
Dikkat edin yaşı ilerleyerek siyaseti bırakan kurt politikacılar anılarını yazmaya başlarlar. Tarihe düşkünlük, şiir yazmaya, resim yapmaya eğilim gösterirler. Bütün bunlar içerde saklı kalanların dışa vurması, insanın kendini bir şekilde avutmasıdır.
Ancak yaşınız genç iken iktidar olup sonrasında iktidardan yoksun kalırsanız önünüzde birkaç seçim dönemi vardır, onu kullanıp yeniden hırslanarak iktidar olmak istersiniz. Koşulların yarın öbür gün ne getireceğini bilemezsiniz elbette…
Dünyanın sonu değil ama bu dünyada yaşar iken de insana rızık lazım…
Rızkı veren Cenabı Allah’tır. Dolayısıyla her insana da Allah’ın hayırlı rızıklar vermesini diliyorum.
Siyasette iki kere iki her daim dört etmiyor. Bunu da yaşadığımız örnekler ile hep görüyoruz. O halde her kötü son dünyanın sonu değil…
Siz yine azminizi ve hırsınızı ötelemeyin…
Lakin hayırlı rızıklar peşinde koşmayı da ihmal etmeyin.
Yar ve yardımcı olmasını istediğiniz tek yer Allah olmalıdır.
Allah yar ve yardımcımız olsun…