Halkın arasında bir söz vardır. ‘Haydan gelen huya gider’ derler. Aslında bu sözün aslı ‘Hay’dan gelen Huyn’a gider’ olarak kullanılması gereken bir sözdür.
Önce ne anlam taşıdığını bir izah edeyim isterseniz.
Hay Ermenice, Huyn ise Rumca bir kelimedir. Osmanlı da Ermeni’den haraç alınır. Bu haracı kim alır? Sultanın adamları… Paranın haram olduğunu bildikleri içinde aldıkları haracı kendi evlerine götürmezler. Rum meyhanelerinde hovardalık yaparak harcarlar. Böylelikle Hay’dan gelen para Huyn’da harcanır…
Para elbette kolay kazanılmıyor. Ancak çok kolay harcanıyor. Alın teri ile kazanılan para kolay harcanmaz. Harcanır iken de tasarruf edilir. İnsanların, ailelerin bütçelerini ayarlamak hassasiyet gerektiriyor ise, Devletlerin de bütçelerini ayarlamak hassasiyet gerektirir.
Yakın tarihte başlayan ve Dünyayı kasıp kavuran Korana Virüsü sonrasında ülkelerin çektiği ekonomik sıkıntıları bilmeyen, yaşamayan kimse kalmadı. Tüm ülkeler bu cendereden geçiyorlar.
Ülkelerin yurttaşlarının da ekonomileri haliyle bozuluyor. Sıkıntılı dönemlerde ülke insanının imdadına her daim Devleti yetişir. Devlet adı üzerinde ‘BABA’ dır.
Baba şefkatinde olan Devletin her daim insanlarının ekonomilerini rahatlatacak önlemler alması gerekir.
Kendi adıma söyleyebilirim ki Korona Virüsü nedeniyle açıklanan ekonomik tedbirler insanları mutlu etmedi. Ben bunu birçok yazımda dile getirdim.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın verdiği mücadele ve insanlar üzerindeki pozitif algısını ne Hükümetin diğer üyelerinden alabildik. Ne de en çok ne söyleyeceğine baktığımız Ekonomiden Sorumlu Bakandan…
Bunu da söylemekte bir sıkıntı yok diye düşünüyorum.
Mayıs ve Haziran ayına kadar etkileriyle olumsuzluğunu yaşayacağımız bu Korona Virüsü salgınından sonra özellikle alt gelir seviyesindeki insanların neler yaşayacaklarını ben tahmin edebiliyorum. Bu sıkıntıyı bu alt gurup seviyesindeki insanlar inanın bana en az bir yıl çekecekler, hissedecekler.
İnsanların evine faturalar geliyor. Hem de hiç indirim olmadan, artarak geliyor.
İnsanların para kazanıp üzerine koyma imkânı yok. Hep isteniliyor, ver deniliyor. Ne yapacaklarını şaşırdılar bu insanlar.
Aldıkları maaş ve ellerindeki imkân belli. Esnaf sıkıntılı, tüccar sıkıntılı. Sıkıntılı olmayanlar yine tuzu kuru olanlar.
Yaşamı kolaylaştırmakla görevli olan Devletin ‘BABALIK’ görevini bu günlerde yapmaması halinde ne zaman yapacağını sorabilir miyim soru olarak. Yani bu günlerde Devlet babalık yapmayacak ta ne zaman yapacak?
Bu nedenle acilen halka dokunacak ekonomik tedbirlere yönelik kararların alınıp bunun acilen hayata geçirilmesi gerekiyor.
Alınan tedbirleri ben yetersiz ve cılız görüyorum. Büyük Devlet bu kadar ile yetinmez. Halkını mutlu eder, mutsuz etmek için uğraşmaz. Ne mi istiyoruz?
Açık ve net istediğimiz. ‘Gelir yok, gider çok… En azından gelir ile gideri eşit tutalım yeter… Başkaca bir şey istemiyoruz Sayın Hükümet…’