Suriyelilerden bahsediyorum. Adamların hayatları beleş oldu!
Yedikleri, içtikleri ekmek elden, suları gölden misali… Sağlık güvenceleri ile de birinci sınıf yurttaş pozisyonundalar.
Önceki gün bir dost meclisinde kıymet verdiğim bir arkadaşım Suriyelilerden dert yanmaya başladı. Memlekette trafik polislerinin yokluğundan dertlenen bu arkadaşım, Suriyelilerin elektrikli motosikletler ile trafik terörü yaşattıklarını örnekleriyle ortaya koydu.
Dost meclisinde yine Suriyeliler konusu açılınca dertlenen sağlık sektöründeki bir başka arkadaşım da ‘tedavileri ücretsiz olunca gereksiz konularda hastaneleri rahatsız etmeye başladılar. Bunun bir önlemi alınmalıdır’ diyerek yorum yaptı.
Ortaya çıkan ortak serzeniş de gösteriyor ki, fazla iyilikler biraz da olsa Suriyelileri artık rahata alıştırmış ve onlarında varlıklarıyla bizim kendi yurttaşımıza eziyet verir hale gelmesi ortaya çıkmaya başlamış.
Bunun bir önleminin alınması gerekiyor. Gerek asayiş anlamında, gerekse de toplumsal yaşam kuralları ve uyulması gereken yasaklar konusunda.
Bu kadar denetimsizlik ve başıboşluk insanları artık doyurma noktasına getirmiş.
Çalışmadan, emek sarf etmeden, alın teri kazanılmadan insanların karnını doyurmaya devam eden Türkiye Cumhuriyeti’nin bu nimetlerini artık Suriyeliler biraz abartarak tüketmeye başladılar.
Hastanelerin acillerinde yaşanan Suriyeliler krizini ancak yaşayanlar bilir. Önceleri Numune Hastanesi’ndeki öbekleşen Suriyeli hasta yoğunluğu, şimdileri Seyhan Devlet Hastanesi’ne yönelmiş ve artık personeli de gereksiz müracaatlar nedeniyle bıkkınlık noktasına taşımış.
Bütün bunları görmek gerekiyor.
Mahalle bazında yaşanan sıkıntılar da cabası…
Bu iş nereye kadar gidecek? Suriyeliler nereye kadar Türkiye’deki iskanlarını sürdürecek?
Bütün bunlar ancak seçim atmosferlerinde konuşulup tartışılmaya ve siyasetin de malzemesi yapılmaya çalışılan bir ülkede yaşıyoruz. Seçim bitiyor, bütün sorunlar da aynen bitiyor!
Maalesef durum böyle…
Adamların hayatları beleş…
Ekmek elden, suları gölden…