Ne olacak bu işin sonu bilmiyorum. Memlekette işsizlik yüzde 25’lere vardı dayandı. Her dört kişiden birisi işsiz.
Üniversite mezunları boş geziyor. “Her üniversite bitiren mutlaka iş bulacak diye bir kaide yok” yaklaşımındaki siyasiler ise işsizlik sorununa bir çözüm bulacak gibi gözükmüyorlar.
Kiminle görüşüp konuşsak ilk söyledikleri söz ‘işsizlik’ oluyor. Esnafın da kazanç getiren ‘işi yok’ işin garibi…
İş arayanların haline baksanıza. 450 kişi alınacak olan yere 3 bin 900 kişi başvuru yapıyor. Memleketin hali bir adet bu şekilde.
Türkiye’de iş imkanı yaratmak, yeni iş olanaklarını temin etmek devletin görevi elbette. Özel sektör, daha az elemanla daha çok iş yaptırıp maliyetleri aşağıya çekmenin derdinde. Devlet ise özelleştirme ile tüm imkanları kapatıyor adeta.
Üniversitelerin sayısı arttı, nitelikli üniversite kalmadı. Her ilçede nerede ise üniversite var. Lise seviyesini inen üniversite mezuniyeti sonrasında halimiz perişan oldu işin özünde…
Bu işsizlik sıkıntısının içinde ‘iş beğenmeyen’ gençlerimiz de yok değil. Masanın başında oturup mesai saatlerinde rahat etmek derdinde olan gençlere iş beğendiremediğimiz de ayrı bir gerçek. Çünkü öyle alıştırmışız toplumu.
İş bulur iken veya arar iken ‘masa başında’ diyerek söze başlayarak öyle şartlanmışız.
Adana’da bir de ucuz işçilik var. Suriyelilerden bahsediyorum.
Merdiven altı imalatlarda çalışan, sigorta istemeden günlük yevmiyenin yarısına iş arayarak çalışan Suriyeliler var bu kentte.
Bunlar da nitelikli iş konusunda gençlerin önünü tıkıyor. Ucuz maliyetli işçilik konusunda da işveren onları tercih ediyor haliyle ekonomik sıkıntılar ortada olunca…
İş yok, işsizlik çok…
Nasıl önlenecek? diyerek kafa yoranların da sayısı çok değil. Siyaset yapanlar da sadece eleştiriyor, tenkitleriyle muhalefetlik yapıyorlar. Çözüm odaklı harekete geçmiyorlar. Muhalefet, ‘elimizde imkân yok’ diyerek öteliyor. İktidar ise ‘yapacak bir şeyim yok’ diyerek duymazlıktan, görmezlikten geliyor.
Gençlerin aileleri çocukları üniversite kazandıklarında seviniyorlar. Lakin mezun olduklarında ise derin üzüntü içine giriyorlar. Üniversite mezunu gence harçlık vermek kadar eziklik yaşanan bir toplum halinden ne yazık ki bir türlü kurtulamadık. Hayatlarının en güzel anlarında, yıllarında işsizlikten boş gezen bir gençlik olmaktan uzak kalamadı bizim gençliğimiz.
Türk siyasetindeki tüm siyasetçilerin ortak buluşma noktası ‘işsizliği ortadan kaldırma’ olmalıdır.
Bu nedenledir ki Türk insanının birinci öncelikli sorunu işsizlik ve ardından gelen de ekonomik sıkıntılardır.
Bu kaçınılmaz sorunları çözecek siyasi iktidar da görünmüyor.
Bir adet tespitte bulunmak istedim. Görüşmek dileğiyle.