Bugün sizlere kadına uygulanan şiddet konusunda bir bakış açısı olarak kendi adıma düşündüklerimi dile getirip sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kadına şiddete hayır desek, sokaklara dökülsek, tepki gösterip paneller düzenlesek bir türlü şiddeti durduramıyor isek ne olur ki!
Bu konuda neden mesafe alamadık? Bu sorunun yanıtını aramak lazım aslında.
Kadınların kesilerek çöp konteynerlerine atıldığı bir ülkede mevcut yasaların yetersizliği söz konusu ediliyor. Aslında yasaların hükümleri tam uygulansa, cinayetler işlenmeden önce gerekli tedbirler alınsa bu kadar ölüm olmaz, cinayet işlenmez.
Ne kadar radikal yasalar çıkarır iseniz çıkarın suçu işleyecek kişi kafasına koymuş ise yapar eylemini. Bunda bir sıkıntı yok. Asıl sıkıntı insanların bu noktaya gelmesinin önüne geçilmesi, kadın ile erkeğin aynı eşit koşullara sahip olduklarının her bireye anlatılıp kafalarına yer etmelerinin sağlanması, her insanın kadını evinin ve kendisinin bir parçası olarak görüp onu baş tacı etmesinin sağlanması gerekiyor.
Türkiye’de kadın olmak çok zor. Bütün gözlerin üzerinizde olduğunu bilerek hareket etmek, dilinizi tutmak, kendinizi sakınmak durumundasınız. Dünyayı kadınlar yönetmiyor!
İşin özü, erkeği yöneten, çekip çeviren kadındır. Olumsuz davranış sergileyen erkekler yok mu? Sorunlu erkek tipleri yok mu? Elbette var.
Kadınların da erkekleri tahrik etmeden, onların biraz da suyuna giderek hareket etmesi gerekiyor. Böyle olur ise kadın cinayetleri daha az işlenir. Ahlaki anlamda donanımlı kadın, evinin erkeğini her şekilde çekip çeviren insan olur. Bu şekilde olur ise sorun da azalır.
Kadına sağlanan daha çok özgürlük demek, evindeki mutluluğu yok edecek özgürlük olmamalıdır. Ataerkil toplumdan gelen bizlerin yaşayışlarını da biraz daha olumlu noktada düzenlememiz gerekiyor. Bazı özel konular dışında her şey kadının iki dudağı arasında olabiliyor.
Kadına yönelik şiddeti hiçbir şekilde kabullenmem. Tasvip etmem. Her zeminde kınarım. Çünkü ben de bir kadınım. Kadınlığın Türkiye’de ne kadar zor bir olgu olduğunu yaşayarak bilenim. Kız çocuklarımı da bu anlamda her daim telkinlerimle yönlendirip olması gerekenleri de onlara öğretenim. Bunu da kendime ilke edinmişimdir.
Fazla dik başlı olmak kadına olumlu şeyler getirmez. Uysallık her daim kazanç getirir. Kadınların kendi hemcinslerine karşı davranışlarının da günümüz toplumunda her zaman doğru yöntemlerle ilerlemediğini görüyorum. Bu da aslında bir nevi şiddettir. Kadının en büyük düşmanı yine kadın oluyor maalesef!
Kadınlar ölmesin, çocuklar yetim kalmasın. Kimse istemez tabi ki…
Güçlü olmak elimizde. Yeter ki inanalım, insanlar arasında güveni tesis edelim. Eşler arasındaki uyumu sağlayalım.
Kadın olmak Türkiye’de çok zor. Bu nedenle inanıp güvenip kadın olmamızın da avantajlarını kullanarak evimize, aşımıza, eşimize sahip çıkalım.
Görüşmek dileğiyle…