Son 10 yıldır bu aylar geldiğinde devletin resmi makamları sürekli uyarılarda bulunup önlemlerini aldıklarını kamuoyu ile paylaşarak ‘anız yakmanın yasak olduğunu’ ifade ederler.
Onlar ifade ederler de vatandaş bu yasağa uyar mı?
Maalesef uymaz ve bildiğini okur. Devletin resmi makamları da yaptıkları açıklamalar ile kalır öylece…
Havaların aşırı sıcak olması nedeniyle Adana’da kapı ve pencerelerimizi açarak serinlemek isteriz. Gece ve gündüz alışkanlığımız böyledir.
Lakin gelin görün ki kapı ve pencere açık olunca da içeride yani evin içinde oturamaz duruma gelirsiniz. Astımı, KOAH’ı olan hastalar ne yapacaklarını şaşırırlar.
Anız yangını sonrasında havadan teneffüs ettiğiniz her kütle içinde anızın artıklarını görürsünüz. Daralır, nefes almakta güçlük çekersiniz. Evinizin içerisinin toz, toprak, kül yığını olması da cabasıdır…
Anız yakmanın ne kadar zararlı olduğunu Türk toplumuna bir türlü öğretemedik, kabullendiremedik. Atadan dededen görme bu anız yakma alışkanlığından yeni nesil şükür olsun ki biraz geri durmaya başladı. Yetmez ama evet misali, hala anız yakmaktan bir türlü kurtulamadık.
Özelikle şehrin belirli noktalarından yükselen bu anız yangını sonrasındaki pis hava ile Adana’nın havasını da kirlettiler.
Caydırıcı tedbirlerin alınması gerekiyor. Anız yangının olduğu tarla sahiplerine cezanın yazılması, köy muhtarı başta olmak üzere herkes bu konuda sorumlu olmalıdır.
Ceza verilmediği sürece anız yangınlarının maalesef önüne geçilemiyor. Ürün kaybı ve tarlanın da zarar görmesi ile oluşan maddi ve manevi zararların da önüne geçilemediğinden bu gibi zorlayıcı önlemlerin alınması gerekiyor.
Yaşlı ve mağdur, hasta insanların da olduğunu düşünerek hareket edilmeli ve anız yangını ile oluşan kötü hava koşullarının da insan sağlığına direk etki ettiğinin bilinmesi gerekiyor.
Cezalardan sonra anız yangınlarıyla ilgili ‘kamuoyuna deşifre edilecek’ noktaya gelinip kim ki anız yakıyor ise cezasıyla toplum önünde sergilenmelidir.
Yoksa bir türlü önüne geçilemiyor bu yasağın…
Küçük yaştaki bebelerin de çektiği sıkıntılar ayrıca bir kenara not edilecek olur ise kimsenin bir başkasının sağlığını tehlikeye sokmaya hakkı yoktur diyelim ve duyarlı olma noktasında herkesin üzerine düşen görevi yapması gerekir diyerek sözlerimize nokta koyalım.
Kapımızı ve penceremizi açmak istiyoruz…