Memlekette ağzı olanın konuştuğunu söylemeyen yoktur. Maalesef ağzı olan konuşuyor ve konuştukça da batıyorlar.
Son dönemlerde siyasetçileri yakından takip eden her insan iyi biliyor ki, ‘dilin kemiği yok misali’ her siyasetçi meydanı boş bulup salladıkça sallıyor.
Bu meydanı boş bulmaları da bizden yani seçmenlerden kaynaklanıyor.
Seçim döneminde çeşitli nedenler ile sandık başına gidip bütün olup bitenleri, siyasetçinin yanlışlıklarını unutuyoruz. Onu geride bırakıp ‘parti önemli’ diyerek yola çıkıp oyumuzu vererek yeniden o siyasetçilerin meydanları boş bulmalarına zemin hazırlıyoruz.
Kişisel menfaatleri ön plana çıkanların da prim yaptığı, keselerini doldurduğu ortamları hazırlıyoruz. Onlara imkân veriyoruz.
Kabahat bizde…
Siyasette her zaman söylüyorum iki kere iki dört etmiyor. Elinizin ayarı da yok. Kantarın topuzu da bazen kaçıyor.
8 ay önce oy vererek ‘bu insana yetki verir isek Adana’yı düzeltir’ diyerek inandığımız insanların bugün içine düştükleri hali görüyor ve üzülüyorsunuz.
Böyle de bir durum var ortada.
Önceki gün Zeydan Karalar Beyin yıkımlarla ilgili basın bülteninin gazetemizde haber olmasından sonra bazı fotoğrafları görünce biranda irkildim.
Başkan Zeydan Karalar’ın yanında yer alan bir isim vardı ki aynı isim Hüseyin Sözlü Beyin prensiydi.
Sözlü ile birlikte ismi anılan bu isim bugünlerde Zeydan Karalar’ın yanında prens edasıyla poz verince ‘Siyaset bu işte!’ diyerek tepki göstermek geldi içimden.
Zeydan Karalar’ın yanındaki ismin kim olduğu çok önemli değil benim açımdan. Önemli olan Zeydan Karalar’ın bu isimde ne arayıp bulduğu, onu neden yanında taşıdığı, onunla neden yol yürümek isteme ihtiyacı duyduğudur…
Bu soruların yanıtını Sayın Zeydan Karalar Beyin kendisinin vermesi gerekiyor elbette. Koca Büyükşehir Belediyesi’nde Hüseyin Sözlü’nün prensi ile hareket etmekten başkaca çıkar yolu kalmamış mıdır? Son çare o müdür Karalar’ı koruyup kollayacak olan kişi?
Dedim ya yazımın başında ‘Kişisel menfaat ön plana çıkarsa’ diye…
Burada kişisel menfaatler ön plana çıkıyor…
İstenmeyen, hoş olmayan davranışlar ile bu kentin kaderini tayin etmek, yön vermek, geleceğe hazırlamak çok da mümkün olmayan bir davranış şeklidir. Zeydan Karalar Bey her daim “Yılbaşına kadar bana izin verin. Çok şey değişecek” dedi ama bugün ne genel sekreterini değiştirebildi. Ne de yazıma konu olan Hüseyin Sözlü’nün prenslerini yanına almaktan geri durabildi…
İdarecilik bu değil…
Ben Zeydan Karalar Beyin yıkımlar konuşunda yanında taşıdığı ismin kendisine yarar değil zarar getirdiği düşüncesindeyim. En azından benim böyle bir köşe yazısı yazmama sebep olacak kadar zararı getirdi!
Karalar kendisine ve belediyesine, CHP’ye de böylelikle zarar getiriyor. Bir adet bu durum tespitini ortaya koyalım istedim.
Elbette karar verecek olan kendisidir. İşine de karışacak değiliz. Biz eleştirimizi getirir sonrasında da yolumuza devam ederiz.
Vardır elbette bir sebebi diyerek konuya yaklaşıp bu konuda da ‘Yılbaşına kadar bana zaman tanıyın” diyecek ise onu da bekleriz.