Çocukluk yıllarımda öğretmenlerimiz ödev verdiklerinde ilk müracaat ettiğimiz yerlerdi kütüphaneler. Sıraya girerdik kütüphaneye girmek için. Kütüphane görevlileri de bizlere yardımcı olur, ödünç kitap verirdiler.
Şimdileri kütüphanelere ihtiyaç kalmadı! Cep telefonu ve internet çıkınca kütüphanelerin işlevi de sona erdi adeta. Ancak okul kütüphanelerinde öğretmenlerin zorlaması ile kütüphaneler kullanılmaya başlandı.
Arama motorlarına girerek verilen ödevlerde buradan yapılıyor. Her öğrencinin yaptığı ödev birbirinin aynısı oluyor. Yani öğrenci kitap okuyarak, özet çıkararak ödev yapmıyor. Kopyala yapıştır yöntemi ile var olan bilgileri alıp yazıcıda kağıda dökerek ödevini teslim ediyor.
Dolayısıyla yeni açılan ve yeniden düzenlenen kütüphaneler açık tutuluyor ama ziyaret eden öğrenci sayısı yok denecek kadar az. Kütüphane açmak değil marifet, oraya öğrencileri sevk etmek önem arz ediyor.
Millet Bahçeleri yapıyoruz sayısızca. Çocukların, gençlerin okumalarını temin etmek için buralara kütüphaneler de yapılıyor. Oraları da boş, kimseler yok adeta.
Geçtiğimiz günlerde uzun yıllar Milli Eğitimde görev yapan bir öğretmen arkadaşımla sohbet ederken kütüphaneler konusu gündeme geldi. Sevgili öğretmenimiz kütüphanelere öğretmenlerin artık öğrencileri götürme gibi alışkanlıklarından da vazgeçtiklerini söyledi. Çocukların kitap okuma alışkanlığının da gittikçe köreldiğini ifade etti.
Üzüldüm elbette. Okul idarelerinin eğitim ve öğretim anlayışının da değişmiş olması çok ilginç değil mi?
Son dönemlerde dikkat ediyor musunuz bilmiyorum ama ben sınavlara giren öğrencilerin başarı oranlarının giderek düşmüş olmasını önemsiyorum. Sıfır çeken öğrencilerin sayısının artmış olması aslında bütün gerçeği ortaya koyuyor. Yüksekokul kazanan öğrencilerin başarı oranlarının da düşmesi aslında bütün gerçeklerin sonucu gibi karşımızda duruyor.
Okul kazanmak önemli ama okulu bitirip mezun olduğunuz okulla ilgili işe girmek daha önemli. Haliyle çocukların heveslerinin kırıldığı bir Türkiye’de yaşıyoruz. Okuyup ne olacaksın? Diye konuşmaların giderek arttığı gençliğin sohbetlerinde bir Allah’ın kulu da çıkıp gençlere niçin böyle düşünüyorsunuz? Diye soru yöneltip bu soruya yanıt arama istemiyor.
Kütüphane de yapalım. Kitaplarla da donatalım bu kütüphaneleri. Ama en önemlisi öğrencilerimizi bu kütüphanelere çekmesini bilelim. Çocuklarımızın kitap okuma alışkanlığını artıralım.
Kazançlı çıkan Türkiye olur.