Hastalanmaz iseniz sağlığınızın kıymetini bilmiyorsunuz. Gençlik yıllarında çeşitli sebeplerle vücudunuzu koruyup kollamıyorsunuz veya kollayamıyorsunuz. Sonralarında ortaya çıkan sonuçları da katlanmak durumunda kalıyorsunuz.
Sağlıkta her dakika çok önemlidir, kıymetlidir. Ne zaman ki başınıza bir sağlık problemi gelirse o vakit geçmişi hatırlayarak kendinizi koruyup kollamadığınızı düşünüyorsunuz.
Yaş ilerleyip belli bir noktaya gelince de vücut bütün bunları tepki olarak, yorgunluk olarak ortaya koymaya başlıyor. Hastaneler ile arkadaş oluyorsunuz.
Hastaneye ilk müracaat edip doktor ile ilk karşılaşmada “Neyiniz var? Şikâyetiniz nedir?” sorusuna verdiğiniz yanıt ile aslında her dakikanın kıymeti o andan itibaren başlıyor.
Doktorunuz sizden tahlil, MR ve diğer tetkikleri istiyor. Siz hastanenin değişik yerlerindeki bu merkezleri ziyaret ederek tahlil yaptırıyorsunuz. MR için gün alıyor, aldığınız gün gelince çektiriyor, 10 gün süre bekliyorsunuz ki sonuçlar çıksın ve doktorunuz bu sonucu görüp size teşhis koysun. Böyle de bir süreyi geçiriyorsunuz.
Türkiye’de MR istemeyen doktor var mıdır? Sanırım yok gibidir…
MR işlemi bazı hastanelerde kısa sürede sonuçlanıyor. Bazılarında ise çok uzun sürüyor. Acil olarak giderseniz dahi MR sonucu o kadar kısa zamanda doktorunuzun eline ulaşmamış olabiliyor.
Aslında şu MR sorununa Sağlık Bakanlığı’nın acilen el atması gerekiyor. Bu kadar yıldır çekilen MR’ların nasıl bir sonuç verdiğine dair istatistik veriler ellerinde mevcuttu. Haddinden fazla MR çektirilmesi işlemi doğru mudur? Doğru ise süreyi kısa tutup sonucu ulaşmanın sağlanması mümkün müdür?
İşte bu soruların yanıtları aranmalı, sağlıkta oldukça yekûn tutan bu uygulamadan dönülebilir mi? Sorusuna da yanıt aranmalıdır.
Bir hastaneyi gidiyorsunuz. Orada bir tetkik başlatılıyor. Sonrasında başka bir tetkik veya MR konusu söz konusu oluyor. Hastaneden başka bir hastaneye havale ediliyorsunuz.
Niçin?
Bizde o MR cihazı yok. O imkân falanca hastanede mevcut. Sizi oraya sevk etmek durumundayız!
Sizini imkânınız var mı hastane hastane dolaşmaya? Soran yok…
Elinize tutuşturuyorlar bir belgeyi, haydi doğru diğer hastanenin yolunu tutuyorsunuz. Oradan çıkan sonucu alıyorsunuz getiriyorsunuz sizi sevk eden hastaneye o hastanede işleminiz devam ediyor. Doktorunuz daha sonra teşhis koyarak gereğini yapıyor.
Yazının başında söyledim ya, sağlıkta her dakika kıymetlidir diye. Sizin açınızdan yani bu sevk işlemlerini yapan doktorlar tarafından hayatınız çok kıymetli olmayabilir ama sizin o 10 günlük süre içinde neler çektiğinizi kimse bilmediği için o dakikalar size çok kıymetli gelir.
Böyle de bir durum var ortada.
Sağlıkta çağ atladık deniliyor ya, Atladığımız çağ ne kadardır bilmem ama bundan 30 sene öncesindeki sağlık koşulları ile bugünkü sağlık koşulları arasında her konuda fark var. Hem de gözle görülebilecek kadar belirgin bir şekilde.
Yine de yetmiyor, eksik kalan yanlar oluyor elbette. Buna rağmen şükürler olsun ki devletin imkânlarıyla sağlıkta sıkıntılar ağır aksakta olsa bir şekilde çözümleniyor. Tanıdık, yakın insanların sayesinde doğru adresi bularak doğru teşhisler ile ayakta kalınmaya çalışılıyor.
Pandemi koşullarına rağmen Adana’daki sağlık ocakları, hastaneler, özel hastaneler gibi kuruluşların verdikleri hizmetlerin daha üst noktaya gelmesi adına sürekli olarak gelişmelerin yaşandığını da görüyoruz. Buna da seviniyoruz, memnun oluyoruz.
Cenabı Allah kimseyi elden ayaktan düşürmesin. Yoksa diğerlerinin çaresi var. Bir şekilde ayakta kaldığınızda sağlık sorunlarınıza çözüm bulunabiliyor.
Sağlıklı günler diliyorum. Hastaneden uzak, ayakta kalabildiğiniz güzel günler geçirmeniz dileğiyle…