CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Star TV’de 2 yıl önce yazdığı 50. Yaş Şiiri’ni okumuştu.
‘Mutsuz kente mutlu yağmurlar yağıyordu,
Aylardan bir deli zemheri,
Canım yanarken gözler gördüm sanki yangın yeri.
Elveda bedenden bedene yollandığım günlere,
Elveda beline sarıldığım güzellere,
Elveda memur çocukları gibi zor terk ettiğim kentlere.
Gittim ben sonsuzluğa, sorgusuzca gittim,
Seni martılara emanet ettim,
Islak, yorgun, huysuz martılara…’
Diye sürüp gidiyordu. İlgiyle izledik, dinledik. Aslında duygusal, aşk tadında, hayatın yorgunluğunu ve umutlu yaşamı ihtiva eden bir şiirdi.
‘Mutsuz ülke’ diye nitelendirdiği ve seçim döneminde sürekli olarak ‘bu ülkede her şey değişecek’ diyerek sıraladığı değişim rüzgârlarıyla CHP tarihinin son 40 yıllık döneminde en fazla oy alan adayı oldu.
Seçim döneminde verdiği bir söz vardı. ‘Ben genel başkanın karşısına asla aday olmayacağım’ sözü…
Bu sözünü yememek adına ‘genel başkan adayıyım’ diyemiyor ama gönlünden de genel başkanlık geçiyor. Aday olmak için de görünen odur ki ‘can atıyor’.
Böyle bir süreçten geçiyoruz. Kemal Kılıçdaroğlu, koltuğu bırakmamak adına iki tarafı da idare eden tutum sergiliyor. Yerel seçimlere kadar ‘ben buradayım’ deme ihtiyacı duyuyor.
Taban ise kaynıyor. CHP’de genel başkan arayışının yaşandığı ve partinin kaynadığını kimse inkar edemez.
Adana’da iki milletvekili açık bayrak açtı Kılıçdaroğlu’na. Bu iki isim de milletvekili listesinde konulmayan isimler. Kemal Beyin istifasını istediler.
Böyle de bir gerçek ile karşı karşıyayız. CHP’yi zor günler bekliyor. Kurultay sancısı tuttu bir kez, bu sancıyı dindirmek de kolay olmayacağa benziyor. Tıpkı daha önceki kurultay sancıları gibi…
Muharrem İnce’nin şiirinde dediği gibi biz de kendisini martılara emanet edelim. Islak, yorgun ve huysuz martılara…
Pardon, ıslak, yorgun ve huysuz CHP seçmenine…
Mevla’m ne eyler ise güzel eyler…