Çocukluk günlerimizde askere giden evin büyüklerinin askerliği bitirip evlerine dönecekleri zaman teskere konuşulurdu. Teskeresine ‘şu kadar gün kaldı’ denilirdi.
Askerliği yapanlar daha iyi bilir. Teskere için gün sayılırdı. Kadın olarak askerlik yapmadım ama teskerenin ne olduğunu yakınlarımızın askerlik ile bağlantıları nedeniyle iyi bilirim.
Bugünlerde teskere denilince akla ‘askerin terhisi’ gelmiyor maalesef. Teskere denilince ‘asker gönderme izni’ geliyor bir adet…
Suriye’ye, Irak’a ve şimdi de Libya’ya asker gönderme teskereleri…
Türkiye’nin başka bir ülkeye asker gönderebilmesi için meclis onayı alması gerekiyor. Güvenlik ve askeri anlamda işbirliği yapılarak anlaşılmasının ardından şimdi de Libya’ya asker gönderilmesi söz konusu olacak.
Libya’ya da asker göndereceğiz…
Doğru mu? Yanlış mı? Bu sorunun yanıtı herkese göre değiştiği gibi siyasi bakış açısına göre de değişiyor.
Libya’ya da ülkenin büyük bir çoğunluğunu elinde tutan Hafter denilen birisi var. Bu adamı Rusya destekliyor. Bir de BM’nin kabul ettiği yönetim var. Türkiye’de bu yönetimi tutuyor.
Hafter’den yana bir tehlike söz konusu bu günlerde Libya için. Libya’da Türkiye’den asker talebinde bulunuyor.
Akdeniz’de Türkiye’nin ali menfaatleri adına Türk askerinin Libya’da bulunması gerektiğini söyleyen mevcut Hükümet, Libya’ya asker göndermeden yana.
Bunun adına da tüm hazırlıklar yapılıyor. Libya’da Türk askerinin bulunması ulusal çıkarlarımız adına fayda getiren bir olay olarak gözüküyor, öyle değerlendiriyorum ben kendi adıma.
Muhalefet şimdileri Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yine teskere konusu üzerinden yüklenip ‘ne işimiz var orada?’ diyor. Herhalde Sayın Erdoğan çok meraklı değil ulusal menfaatlerimiz ortada olmasa orada bulunmaya.
Bu konuda siyaseten bakış açısı ile değil ülkenin menfaatleri açısından hareket etmenin faydalı olduğunu düşünüyorum. Ben böyle değerlendiriyorum.
Libya ile yapılan deniz yetki sınırlandırma anlaşmasını da değerlendirmek gerekir ise “Doğru ama geç kalınmış bir karar. Libya ile yapılan anlaşma yetmez. Suriye, Lübnan, İsrail ve Mısır ile de mutlaka anlaşma yapılmalı. Doğu Akdeniz’deki tüm ülkelerle diplomatik ilişkilerimiz kesilmiş durumda. Dış politikada diplomasiyi harekete geçirip çıkarları korumalı” diye düşünüyorum.
Türkiye lider bir ülke, büyük bir ülke. Bölgede güç dengesi…
Bu nedenle bizi yok sayamazlar. Sayın Erdoğan’da bunu yapıyor. Masada olma adına ne gerekiyor ise yapıyor.
Allah’tan hiçbir askerimizin burnu kanamaz.
Lider ülke olmanın da diyeti var…
Teskere konusunda görüşümü dile getirmek istedim. Katılan olur, katılmayan olur. Lakin Türkiye’nin gücünün de yok sayılmaması adına gerekeni Sayın Erdoğan yapıyor diyorum.