Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında CHP’ye yönelik değişim eleştirilerinin yükseldiği şu günlerde siyasetçilere yönelik hakaret içerikli cümleler kullanmak ‘yenilginin karşılığı’ olamaz.
Herkesin eleştiri ile hakareti ayırt edecek noktada olması gerekir. Eğer bunu başaramaz iseniz kullandığınız hakaret sözcükleriyle halkın gözünde değer kaybedersiniz.
Özellikle CHP adına seçim sürecinde çalışan bir kısım medya mensuplarının bugün ağız birliği etmiş gibi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘koltuğu bırak’ çağrısı yapıyorlar.
Koltuğu bırak çağrısını anlayabiliriz. Bunu bir eleştiri olarak yorumlayabiliriz. Lakin ‘Pişkin’ diye başlayan cümleler kurup Kılıçdaroğlu veya başka bir siyasetçiye hakaret edemezsiniz. Etmemelisiniz.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim sonrasında "Ortaya çıkan tablo ağır bir yenilgi değildir. Sizin de ağır yenilgi demenizi doğru bulmam" sözlerini eleştirirken sorumluluklarının dışına çıkan isimler Kılıçdaroğlu’na hakaret etmeye başladılar.
“Pişkin, sizin askeriniz değiliz, yandaş, fondaş değiliz” ifadeleriyle siyasete müdahil olacak noktada hareket ederek kişilere de hakaret etmenizi bu toplum ayıplar. Kınar ve hatta daha ileriye gidip sizi de siyaseten cezalandırıp tarihin derinliklerine gömer.
Nitekim bu sözlerin sahiplerine toplumun her kesiminden ciddi anlamda tepkiler geldi. Sınırlarınızı aşar da karşınızdaki insana nezaketsizlik gösterirseniz acilen özür dilemek durumundasınız. Özrünüz elbette kabul edilirse!
Siz yine çıkın siyaset adına özür dileyin.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun parti içindeki davranış tarzını yargılayacak olanlar partilisidir. Delegesidir, kayıtlı üyesidir. Dışarıdan ahkam kesmek çok kolay.
Halkın aklıyla da alay etmeyin lütfen…
Bu nedenle son günlerde televizyon ekranlarında çirkin ifade kullananlardan da seçmen olarak rahatsız olduğumuzun bilinmesini isteriz. CHP’nin işleyişi, partisel anlamdaki çalışması bizi hiç ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren kirli dilinizdir…