Yurttaş ekonomik terimlerin birçoğuna yabancı olsa da, üstelik sıkça duyduğu birçok sözcüğü anlamakta karmaşa yaşamış olsa da; pazardan aldığının eksik, marketten aldığının yetersiz olduğunu görüyor, yaşıyor.
Dolmayan fileyi dolu saymanın anlamı yok!
İktidarın ekonomiden sorumlu olan bakanlarını bırakın, ekonomiyle uzak-yakın ilişkisi olmayan ‘isim’ yapmış sözcüleri bile yurttaşın yaşadıklarını görmezden gelip, ekonomide ‘hiçbir’ sorun yokmuş, ya da sorunlar çözülüp düzlüğe çıkılmış gibi demeçler vermesi kanımca ‘en’ büyük sorun!
Onyedi yıldan beri iktidarda olan kim?
Onyedi yıldan beri yatırımlardaki büyüme ne?
Onyedi yılsonunda işsizlik sorunu nerede?
Onyedi yılda yurttaşın gönenci nereye geldi?
Onyedi yılda sokak ne denli erinçli,
Onyedi yılda sosyal-adalet kazanımları nelerdir?
Onyedi yılda sosyal-hakların ulaştığı nokta neresi?
***
Bu soruları uzatarak arasına sağlığı, eğitimi, güvenliği, paylaşımı, ortak yaşamı, tarımı, doğayı, talanı, hayvancılığı, dışalımı, dışsatımı, komşuları… daha nicelerini eklemek olası!
Ekonominin yanlış yönetilmesi söz konusu olunca ‘dış güçler’…
Güneyimizde yaşanan ‘sınır güvenliği’ sorunu yaşandığında söz konusu olan ‘dış güçler’…
Yıllardır mecliste eleştirilmesine izin verilmeyen Fetoş, darbe kalkışması yapınca söz konusu olan ‘dış güçler’…
Yabancı yatırımcı ülkemizi terk etmeye başladığında söz konusu olan ‘dış güçler’…
Biraz daha içini açtıklarında muhalefeti de ‘dış güçler’ içine yerleştiriyorlar…
Peki, onyedi yıldan beri bu ülkeyi yöneten hükümet, hükümetten de ileri iktidar…
‘Bizi aldattılar’ demek yetiyor mu?
***
Emekli, çalışan, çiftçi, köylü ekonomik terimleri bilmiyor, Mehmet Şimşek’in kimi kullandığı sözcüklerden içini de dolduramıyor olabilir…
Ne diyor Şimşek:
-Politika setimizi yükselttik…
-Ekonomide yeniden dengeleme süreci başladı…
-Enflasyon, cari açıkla mücadelede en önemli öncelik…
Ucu açık, içini nasıl doldurursan doldur!
Ancak bir tümce var ki, diyor ki:
-Seçim sonrası yapısal reformlar daha da hızlanacak!
Bu tümceyi anlamayan yok!
Ulusal paranın değer yitirdiğini, bunun için çeşitli önlemler alındığını, şimdilik beklendiğini, akaryakıttaki artışın bile ötv’’den karşılandığını, şu an halkı ‘aldatıcı’ bir durumun söz konusu olduğunu, her fatura yurttaşa çıkarılacağı için asıl ‘reformların’ seçim sonrasına bırakıldığını ‘herkes’ anlıyor, herkes biliyor!
***
Birkaç gün önce televizyonda izlediğim bir hukukçu şunları söylüyordu:
Hükümetin ilk üç-dört yılında AB’ye yakın duruşundan dolayı yabancı yatırımcı akışı vardı. Yabancı yatırımcılar, ülkemizde fabrikalar kuruyordu, kurdukları fabrikalarda ülkemizin insanlarına iş olanağı sağlıyorlardı. Ne zamanki ‘AB ölçütünden’ uzaklaşıldı, AB ile sorunlar yaşandı, yabancı yatırımcı uzaklaşmanın ipuçlarını verdi. İlerleyen yıllarda da AB ile sorunlar yaşanınca, yönetimsel OHAL gibi yaptırımlar gündeme gelince ilk üç-dört yılda gelen yatırımcılar ülkemizden hızla ayrıldı. Dolar yerinde duruyor, değer yitiren bizim paramız. Bunun nedeni ‘dışarı’ değil, içerideki ‘yönetimsel’ sorunlar. Katma değer oluşturacak yatırım yerine, göz boyamak için inşaata-betona yönelmek… Buradan şunu çıkaralım: sorunu dışarıda aramak doğru değil! Size verilen kredileri katma değerli ürünler oluşturmak yerine, inşaat sektörüne yönlendirdiğinizde olacak budur!
***
Yurttaşın ‘aklıyla oynamanın’ anlamı yok!
Açlık sınırının ikibinlere yaklaştığı günümüzde ‘asgari ücret’ binaltıyüz liraysa eğer,
Milyonlarca asgari ücretli ‘açlık sınırı’ altında yaşamaya sürükleniyorsa eğer,
‘Ekonomide yeniden dengeleme süreci’ başlatılarak fileler boşalmışsa eğer,
Onyedi yıldan beri iktidarda olanlar, ortaya asılsız ‘gerekçeler’ çıkarmadan ‘bunun’ yanıtını vermeliler…