Anakent çalışanlarına kalırsa; yerel yönetim harıl harıl çalışıyor, boş durmuyor, koşuşturuyor, yitirecek hiçbir zamanları yok…
Yollar asfaltlanıyor, kaldırımlara kilit taşlar döşeniyor, parklar yapılıyor…
İlçelerde, köylerde “elli yıl boyunca el değmemiş yerlerdeki” sorunlar çözülüyor!
Masa başında oturanlar gelen yurttaşların sorunlarını dinliyor, “sözde” yardımcı olunmak için çaba harcanıyor!
Açılışlar düzenleniyor, kalabalık “bindirilmişlere” konuşmalar yapılıyor, her varılan yerin önemi üzerinde duruluyor!
Her şey ne denli güzel?
***
Yurttaşın anlayacağı, kendinden bileceği, kol kenet gereceği çalışmalar neden savsaklanır da;
Asfaltla, kilit taşla, parkla oyalanır ki insan?
Covid 19’un geçtiğimiz yıl yaşattığı, ya da “öyle” olmasını istedikleri koşullar kimsenin “çabalarına çeki- düzen” vermesini sağlamadı!
Sözde denecekti ki; bir gemi, gemide herkes var, birbirimizi kandırmaya gerek yok, oyalamaya gerek yok, “iyilik için uğraş verilmeli” dedirtmedi!
Yine aynı soygun düzeni, yine aynı göz boyama eylemleri, yeni aynı günü kurtarma çabaları…
Evine ekmek, evine domates, çocuğuna şeker götüremeyen yurttaşa “bak yolun asfalt, bak kaldırımların kilit taş, bak parkında jimnastik aletleri” de dur…
Kırsal kesimin bir yandan kendi yaşam gereksinmelerini sağlaması, bir yandan da ekonomiye katkı yapmasının önünü açmadıkça istediğiniz kadar yolları/ kaldırımları cilalayın; ne yarar ki?
“Muhalefetin” çok eleştirdiği “iktidar”, covid 19 sürecinde patrona yaptığı desteği emekçiye de yapması isteniyordu ya…
“İktidar” da oralı bile olmayıp, patron için merkez bankasını bile boşalttırmıştı ya;
Yerel yönetimlerin, “emekçi” için yaptıklarını arayın isterseniz bir de…
***
Ben şunu anlamıyorum…
Konuyu geçtiğimiz günlerde Özcan Aladağ’da gündeme getirmişti.
Belediyelerden gelen bültenlerde “ilk kez, daha önce hiç olmadı, elli yıldır hiç kimsenin eli değmedi, yapılmayanı yaptı; yine şaşırttı…” biçiminde yer alan başlıklar, alt başlıklar, ya da tümcelerin var olma nedenini anlamayanlardanım.
Bu yazılanları Belediye Başkanı görse, “bu ne, nasıl böyle bir şey yazarsınız, aklı olanın yapacağı şey mi bu, nedir bu ‘ilk” olayı” diyerek tersleyeceğini düşünüyorum!
Yıllardır içinde olduğumuz, insanlarını/ bölgesinin yapısını bildiğimiz yerler için kullanılan bu “başlıkları” atanlar; biz Başkan Karalar’ın yanındayken/ karşı takımın içerisinde söz söyleyenler arasındaydı, şu an her ne denli “geçmişini” silmeye çalışmış olsa da…
Adana, ilçeleriyle dün vardı/ yarın da olacak! Her gelen yönetim kendinden bir şeyler katacak! Bunu “her yeni” gelen yadsır, her “yeni” gelen yok sayarsa, başta seçmeni bilmezlik/ seçmeni saymazlık/ seçmeni düz mantıkla sorgulamak olur!
İşin eksisini, artısını konuşalım; doğrusu da bu!
***
Belediyeye hiç yolunuz düşer mi bilmiyorum…
Yarın sabah tanıdığınız bir yetkilinin yanına varmak isteyin, onunla görüşmek isteyin hangi sonucu alacaksınız?
Kimi “gün boyunca kaç kişiyle uğraşıyorlar biliyor musun” diyecek, biliyorum; işleri başka ney ki?
Yurttaş gelecek, sorununu anlatacak, yardımcı olunmasını isteyecek…
Yurttaşın “bu sorunun” oluşma nedeni de/ çözüleceği yer de burası; başka yer yok!
Ya sistem “böyle” bir konuyu sorun yapmayacak, ya da sorunun “çözümü” konusunda yardımcı olacak!
Bunun başka bir yolu var mı?
Yetkilinin odasına yaklaşıyorsunuz, kapıda bir masa, masa başında iki kişi, yetkili ile görüşmek istediğinizi söylüyorsunuz, yetkilinin “meşgul” olduğunu öğreniyorsunuz, bekleme salonunda bekletiliyorsunuz…
Beş dakika geçiyor, sonra on/ onbeş/ yirmi dakika; içeriden çıkan da olmuyor! Yeniden masaya yöneliyorsunuz. Yine “görüşmesi var” yanıtını alıyorsunuz. Be denli süreceğini soruyorsunuz. Salt mimik, yanıt yok, yerinize dönüyorsunuz!
Bir saatten fazla zaman geçerken size sesleniliyor, daha kapıdan girerken “başkanım hemen çıkacak, kısa tutarsanız” uyarısını alıyorsunuz!
İçeride oturmuyorsunuz bile, tanışmanıza karşın ayaktasınız, sorunu anlatıyorsunuz, çıkıyorsunuz!
“Yurttaşı kucaklamak” böyle bir şey mi?
***
Kimsenin, kimseyi “üst perdeden” bir yerlere oturtmasına gerek yok!
Biri yönetimse, diğeri de yönetimi belirleyen güç!
Şu an gündemin baş konu “erken seçim”…
Sonucu belirleyecek güç yurttaş…
Eğer yurttaşın yaşamını kolaylaştırıcı yollar açmışsanız, sorunlarının azalması için uğraş vermişseniz sandıkta karşılığını alırsınız!
Yok eğer kapınızda kör düğün olmasına göz yummuşsanız, açlığını artırmışsanız, birlikte yürürken sapakta bulduklarınızla yolu sürdürmeye karar vermişseniz, sıkılmadan “bundan sonra oyunu vermezsin” demişseniz;
“Yumurta küfesi” olsanız bile, sapağa varmadan atılırsınız!
Unutulmasın…