CHP'de, devletin ve partinin kurucusu Atatürk karşıtlığı sadece Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ve İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile sınırlı değilmiş..
Öyle anlaşılıyor ki, CHP'de örgüt kademelerinde yoğun bir Atatürk karşıtı var..
Canan Kaftancıoğlu, bu kişiler işin işaret fişiği olmuş olmalı ki, bir başka il başkanı daha Atartük karşıtlığını açık açık dile getirdi..
Canan Kaftancıoğlu'nun "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" sloganına karış çıkmasından sonra, Bursa il Başkanı Hüseyin Akkuş da, Atatürkçülüğü faşizan yapı olmakla suçladı ve Mustafa Kemal'in askerleri olmadıklarını söyledi..
Anlaşılan, CHP içinde yuvalanan Atatürk düşmanları örgütleri ele geçirdikleri zannıyla coştukça coşmaya başladılar..
Hüseyin Akkuş, coştukça coşunca, bakın Atatürk düşmanlığını nasıl dile getiriyor:
"Bizler, Mustafa Kemal Atatürk’ün yoldaşlarıyız, askerleri asla ve asla değiliz! Mustafa Kemal Atatürk meclise gittiği zaman sivil kıyafetleriyle Kurtuluş Savaşı’nı organize etti, örgütledi ve pratiğini bunun üzerinden yaptı ve bugün geldiğimiz noktada o faşizan yapıyı çağrıştıran cümlelerle değil, ülkemizin demokratikleşmesi konusunda yoldaşlık ettiğimiz onun fikirleri bize her zaman yol gösterdi. bundan sonra da yol gösterecektir.”
CHP Bursa Miletvekili Orhan Sarıbal, Atatürk dönemini "Atatürk döneminde dahi hiç bir zaman bu topraklarda laiklik ve demokrasi olmadı çizgileri hep askeri vesayet belirledi" diyerek tanımlıyor..
Aattürk'ü laik ve demokrat olmamakla, Atatürk dönemini askeri vesayet olarak tanımlıyor..
özellik "askeri vesayet" tanımı çok tanıdık geldi değil mi?..
Şimdi bu adamlar, seiçim zamanı gelince, Atatürk adıyla bizlerden oy istiyorlar..
Zamanı geldiğince, elbette, bu saçmalıklarını anımsatıp "hadi canım başka kapıya" diyeceğiz..
Ama, öncesinde, şu günlerde Atatürk düşmanlarına sormak lazım..
Behey Atatürk düşmanları, madem Atatürkçü değilsiniz, madem Atatürk'a karşısınız, madem Atatürk'ün kurduğu yapı faşizan bir yapı, madem "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" sözü faşizmi çağrıştırıyor, o halde ne işiniz var CHP'de. Fikirleriniz uyuştuğu, Atatürk düşmanlığında birleşebileceğiniz partilere gitsenize..
Son sözüm, CHP içerisindeki samimi Atatürkçülere..
Bu safraları derhal Atatürk'ün kurduğu ve Türk halkına emanet ettiği partiden atmazsanız, onlar kadar siz de halka nqhesap vermek zorunda kalırsınız!…
******************
Ümit Kocasakal kimleri rahatsız etti
İstanbul Barosu eski Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal, geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkanlığına aday olduğunu açıklamıştı..
Kocasakal, açıklamasında, "Fabrika ayarlarımıza döneceğiz, HDP güzellemesi yapanın Atatürk'ün partisinde işi yok" demişti..
Ümit Kocasakal'ın açıklamasının ardından, Atatürkçüler, CHP'nin kuruluş ayarlarına dönmesi için ümitlerini tazelemişlerdi..
Ancak, CHP'yi ele geçirip Atatürkçülüğü kullanarak bir yerlere gelmenin hesabında olanlarda ise telaş başlamıştı..
Sezgin Tanrıkulu'na, Canan Kaftancıoğlu'na, Hüseyin Akkuş'a, Orhan Sarıbal'a sessiz kalanlar, Ümit Kocsakal'ın adaylığına karşı çıktılar…
Telaşa kapılanlardan birisi Fatih Portakal idi..
Sosyal medya paylaşımında, hem Ümit Kocasakal'dan hem de Atatürkçülükten duyduğu korkuyu dile getirdi..
Kürt hareketlerine, Atatürkçülüğe alerji duyan herkes Ümit Kocasakal'ın adaylığını açıklamasından rahatsız oldular..
Bunlardan birisi de, PKK sempatizanı olan Ferhat Tunç adlı şarkıcı..
Dağda kampları ziyaret ettiği bilinen Ferhat Tunç, Ümit Kocasakal'ın adaylığından duyduğu rahatsızlığı, "Ümit Kocasakal adlı bu 'Ulusolcu' zatı, düne kadar Perinçek'in yaveri olarak bilirdim. CHP genel başkanlığına adaylığını açıkladığını duyunca şaşırdım doğrusu. Baksanıza, Twitter da gündem olmayı da başarmış" şeaklindeki sosyal medya paylaşımıyla dile getirmiş..
PKK kamplarında poz verenlerin tepkilerini gördükçe, Ümit Kocasakal'ın CHP ve Türkiye için doğru isim olduğunu anlıyoruz..
***************
Meral Akşener'in iddiası iftira mıydı?
Bilindiği gibi, Meral Akşener, önemli bir iddia ortaya atmıştı..
Akşener, Tokat ve Konya'da sivillere yönelik silahlı eğitim kampları bulunduğu, bu kampqlarda eğitim görenlerin seçimlerde AK Parti lehine sandıklara müdahale edeceklerini iddia etmişti..
Meral Akşener'in bu iddiasını, İyi Parti'nin diğer yöneticileri, özellikle de Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ da sık sık gündeme taşımıştı..
Akşener'in önceki gün partisinin Altındağ ve Keçiören ilçe binalarının açılışından sonra gazetecilerin kamplarla ilgili "Tokat ve Konya'da silahlı eğitim kampları bulunduğu iddiasıyla ilgili elinizde bir belge var mı?" sorusuna verdiği yanıt, "Elimde belge bilgi olmuş olsa bunu zaten savcılığa sunarım. Bunu Saygı Öztürk ile kuvvetli bir duyum olarak paylaştım" şeklinde oldu..
Yani, Meral Akşener bir partinin genel başkanı olarak, "kuvvetli duyum" ile Türkiye'yi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, siyasi iktidarı, İçişleri Bakanlığı'nı silahlı eğitim kamplarına göz yummak, eçimlere müdahaleyle suçlamıştı..
Meral Akşener'in bu itirafı tam bir skandal..
Sorumlu siyasetçinin asla yapmayacağı bir hareket..
Bu skandal sözler, Meral Akşener gibi "kuvvetli duyumlarını" gerçekmiş gibi kamuoyuna açıklayan ve yaygara yapan siyasetçilerin ülke yönetimine gelmesi halinde Türkiye'nin nasıl bir anlayışla yöneticiliğinin de bir kanıtı..
Meral Akşener'in belgesiz kuvvetli duyum ile yaptığı suçlamanın bir başka boyutu ise, Meral Hanım ve yardımcılarının, bir siyasi partiye, devlet kurumlarına, bazı derneklere iftira mı attıkları konusu..
Açıklama, o belgesiz kuvvetli duyum yoluyla o saydığım kurumlara "kuvvetli iftira" atıldığının işaretlerini "kuvvetlendiriyor"…