İnternetteki Halkbilim ile ilgili site ve blokları incelerken, Osmaniye Valiliği'nin bastırdığı bir kitap dikkatimi çekmişti..
Osmaniye Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Osmaniye yemeklerini bir yemekte toplamıştı..
"Osmaniye Yemekleri" adlı kitabın halkbilimsel açıdan önemli olduğunu düşündüğüm için önce Adana'da bu tür kitapları bulabildiğim bir kaç kitabevine sordum..
Bulamayınca, hem Osmaniye Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne hem e-posta attım, hem telefon açıp kitabı nasıl temin edebileceğimi sordum ve konuyla ilgili mail attığımı söyledim..
Teelfondaki hanımefendi, e-postadaki adresime göndereceklerini belirtti…
Önceki gün gazetede çalışırken, PTT görevlisi elinde koli zarfı ile geldi..
İçinde Osmaniye Yemekleri adlı kitap vardı..
Osmaniye Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Müdür Vekili Mehmet Korkmaz imzalı bir de bilgilendirme yazısıyla birlikte kitabı adresime göndermişti..
Buradan başta İl Müdür Vekili Mehmet Korkmaz olmak üzere Osmaniye Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü personeline gösterdikleri ilgi ve kitabı kısa sürede tarafıma ulaştırmaları dolayısıyla teşekkürlerimi sunuyorum…
***
Biraz da milletin çocuklarını hatırlayın
Türkiye'de, Türk insanlarının üye oldu bazı kurumlar var..
Onları, Türk dünyasını ilgilendiren olaylarda meydanlarda görmek mümkün değil..
Ümmetin çocukları için dağlar aşarlar, Türk'ün çocuklarına şaşı bakarlar..
Binlerce kilometrelik yollara düşerler, günlerce yol alırlar, bütün bunları yaparken de ümmetin çocuklarına yardıma gidiyoruz diye ortalığı ayağa kaldırılar..
Ama, burunların dibinde Türk çocuklarının durumlarını görmezler..
Türk çocuklarının katilama uğramasını görmezden gelirler..
Türk çocuklarının çığlıklarını duymazlar..
_Ümmetin çocukları için dağlar, nehirler, okyanuslar aşanlar, aynı ümmetten olan, burunlarının dibinde Kerkük'te, Telafer'de, Bayır Bucak'ta, Halep'te Türk çocuklarının katledilmelerini, katliamdan kurtulanların da açlıkdan, dondurucu soğuklardan öldüklerini hiç mi hiç görmezler..
Kendi milletinin çocuklarınının acılarını dindirmeye koşmayanlar, ümmetin çocuklarına yardım yağdırsalar neye yarar!..
Demem o ki, ümmetin çocuklarını hatırladığınızı binde biri kadar da olma milletin çocuklarını hatırlayın..
Vallahi, dinden çıkmazsınız, aksine dinin isteğini yerine getirdiğiniz için tam bir dindar olursunuz!…
***
Ödül vermenin ölçütü
Ankara'da işlerinin yoğunluğunu reklam çalışmaları oluşturan bir medya kuruluşu her yıl siyasilere ödül dağıtıyor..
Çalışma alanını anket çalışması, piyasa araştırması, basınla ilişkiler, stareji danışmanlığı ve reklam danışmanlığı oluşturan, bir de dergi yayınlayan kuruluş kendisini medya grubu olarak tanımlıyor..
Duyunca onlarca gazetesi, dergisi, basımevi, reklam şirketi olduğunu sandığınız kuruluş adıyla da farklı bir imaj veriyor..
İşte bu, dergi, kataloğ, hazırlama, poster ve albüm, broşür ve insert çalışmaları, reklam ve tanıtım çalışmaları, profesyonel fotoğraf çekimleri, web tasarım gibi reklam hizmetleri veren medya kuruluşu yıllardır, yılın en iyi bakanı, yılın en iyi erkek milletvekili, yılın en iyi kadın milletvekili, yılın en iyi siyasetçisi, yılın grup başkanvekili, yılın en iyi il belediye başkanı, yılın en iyi ikilisi, yılın en bürokratı, yılın sanayi ve üretime katkı, yılın yerelde vizyon proje, yılın sendikası, yılın tsm bayan sanatçısı gibi aklınıza gelecek gelmeyecek adlarla onlarca ödüller dağıtılıyor..
Medya grubunun bol keseden dağıttığı ödüllerde dikkatimi çeken, yeni bakan olmuş kişilere bile yılın bakanı ödülü verildiği olmuştu..
Medya grubunun bir kaç yıllık ödül dağıtım listelerini inceleyince farkına vardığım bir şey oldu..
Reklam şirketinin ödülünü almak için en önemli ölçüt iktidar partisine mensup ya da yakın olmak..
Yılın bakanının anladık da, yılın siyasetçisi, yılın grup başkanvekili, yılın belediye başkanı, yılın sendikası gibi ödüller verilen kişi ve kurumlar da hep iktidar partisi üyesi ya da yandaşı olması ne demek oluyor?..
Bu şu demek oluyor galiba:
Reklam şirketinin "yılın en"i seçmesi için mutlaka iktidar partisine mensup ya da yandaşı olmanız gerekiyor..
Muhalefete mensupsanız ağzınızla kuş tutmanız yetmez, bir de üstüne Mogan Gölü'nü yüzerek değil yürüyerek karşıdan karşıya geçerseniz, reklam şirketi tarafından belki aday adayı olarak kabul edilebilirsiniz!..
***
İP'in Demokratlara bakışı
Ben, şahsen, daha kuruluş aşamasında Meral Akşener'in İP'inde Demokrat Parti/DYP geleneğinden gelen siyasetçilerin dışlanacağını, DP ve DYP'den geleceklerin hüsrana uğrayacaklarını defalarca yazmıştım..
Kurucu üyelerden DYP Adana eski Milletvekili ve DP GİK üyesi İ. Cevher Cevheri'nin partinin kuruluşundan hemen akabinde dışlanması haklı olduğumu bir kez daha göstermişti ama, Adana'da İP'e umut bağlayan DP'liler hala vardı..
İP'in GİK üyelerinden Nihal Ağca'nın açıklamaları, Demokrat Parti'den, DYP'den gelen ve İP'ten hala bir şeyler bekleyen siyasetçiler için tam bir şamar oldu..
Nihal Ağca'nın bir yerel gazeteye verdiği röportajda her partiyi sayıp, DP'yi es geçmesi, DP'lileri üzdü haliyle..
Arkasından, Demokrat Parti'de ilçe başkanlığı yapmış, başından bu yana da Meral Akşener'e destek vermiş bir siyasetçiyle yaptığı telefon görüşmesinde, "DP'nin kaç oyu var. İP tabii ki MHP'lilerden oluşacak. 8 belediyemiz var" şeklindeki sözleri ise tam bir uyarı şamarı oldu..
Bu saatten sonra, Demokrat Parti kökenli siyasetçilerin Meral Akşener'in İP'inde bir şey beklemeye, partide bulunmaya devam edeceklerini sanmıyorum..
Bu arada dikkati çeken bir konu da, Nihal Ağca'nın İP'in GİK Üyesi olduğunu unutup kendini hala MHP'li sanması oldu..
"8 belediyemiz var" sözünü bir İP'li değil ancak MHP'li bir siyasetçi söyleyebilir..
Yok eğer, MHP'deki ilçe beldiyeleri toptan Meral Akşener'in İP'ine geçtiler de Adana'nın haberi yoksa, tabii o başka!…