AK Parti’nin genel merkezindeki odaların yerlerini varana değin öğrendim. İçeriden çekilen fotoğraflar ile aday adayı kardeşlerimizin günlük ziyaret trafiklerini bir şekilde biliyoruz, haberdar oluyoruz.
MHP’nin genel merkezinin ve CHP’nin de 8.katının yoğunluğunu yine aday adayı kardeşlerimizin sosyal medyadaki gönderimlerinden öğrenip bilgi sahibi olduk.
Sizin anlayacağınız Ankara’ya kışta kıyamette, şu soğuk Ankara günlerinde ziyaret ederek adaylık beklentisinde olan siyasiler ile yatıp kalkıyoruz.
Oradan gelecek bir tek olumlu sinyale bakıyor Adana…
Ankara’da görüntü güzel ama ses yok!
Bozuk televizyon gibi olmuş durumdayız!
Bunun nedeni de halen pazarlığı bitiremeyen liderler olsa gerekir.
AK Parti’nin MHP’ye ‘adayını değiştir’ diye direttiğini duyuyoruz.
MHP’nin AK Parti’ye ‘işinize gelir ise adayımızı değiştirmeyeceğiz’ diye direttiğini kulağımıza üfürüyorlar.
Son anketleri gören Ömer Çelik’in özellikle Fikret Yeni’ye yönelik ‘Büyükşehir seninle kazanılmıyor. Seni Seyhan’a kaydıralım’ diyerek seslendiğini Adana’da siyasi kulislerde çok sesli olarak seslendiriyorlar.
CHP’nin adayının belirlenmesi için İYİ Parti ile yapılan görüşmelerin etken olduğunu, Zeydan Karalar ile Soner Çetin arasında her gün adayın birisinin ön plana çıktığı Adana’da yaşıyoruz.
Yani özetle çok net olmayan bir yarışın aslında başlayıp başlamadığını dahi kestiremez olduk. Can derdine düşen adaylar, onlara can vermekle görevli genel merkez arasında gidip geliyoruz…
Yurttaş bu durumdan rahatsız durumda. Sıkıldılar artık…
Bu kadar uzattıkça uzayan aday belirleme yöntemini de ilk kez gördük, yaşıyoruz. Verilen sözlerin de çok yerine getirilmediği siyasi ortamda çıkacak sonuç ne kadar sağlıklı olur? Onu da adayların açıklanmasının ardından göreceğiz.
Formülleri tutanlar ile tutmayanları da adayların açıklanmasından sonra göreceğimiz için erkenden bir yol haritası belirlemek de çok faydalı olmaz diye düşünenlerdenim.
Bu seçim kampanyasında önceki yıllara göre bazı değişiklikler yaşanacak. Bu değişiklikler de beraberinde bazı sıkıntıları getirecek. Kalan zaman yeterli olacak mı? Olmayacak mı? Onu da yakından izleyerek göreceğiz.
Özellikle taşra ilçelerinde siyaset biraz daha net gibi. Partilerin aday sayılarının azlığı da göz önüne alınacak olunur ise buralarda durum biraz daha net.
Aralık ayının ortasına geldik. Kaldı 3,5 ay gibi bir süre…
Demek ki siyasetçiler bu süre bize yeter diyerek öngörüyorlar.
Bazen de bizim aklımız ile alay edercesine ‘kapımız herkese açık’ ifadeleriyle hayatı boyunca o partinin etrafından geçemeyeceklere buyur etmezler mi?
Doku uyuşmazlığı yaşayacakları kişileri ‘kurtarıcı’ olarak görmezler mi?
Dün itibarsızlığı nedeniyle partiden saf dışı edilenlere ‘buyurun gelin’ demezler mi?
Bunlar da siyasetin geri vitesi olsa gerekir.
Siz siz olun hiçbir zaman geri vitesine atmayın. Hep ileriye gidin siyasi kardeşlerimiz…
Ankara’da görüntü güzel, ses yok dedik.
Pazartesi gününden sonra ümit ediyoruz ki hareket başlasın. Bu yurttaşın da kafasındaki soru işaretleri ortadan kalksın.
Bizim çektiğimiz bazı siyasi duruşlara ait genel ve objektif fotoğraflarımız var elbette. Lakin bunları şimdiden ortaya koymak demek de ‘adaylığını istiyor, istemiyor’ şekilde yorumlanacağı için fazlaca detaya girmek istemiyorum.
Ne zaman aday açıklanıp isim belli olur, bize de yorum yapma hakkı doğar.
Bu hakkımızı da saklı tutalım.
Yarın görüşmek dileğiyle…