Adana Ticaret Odası, bu kentin yerel gazetelerine yılda bir gazete aboneliği ile abone olarak taltif ediyor(!) Aynı o abone olduğu yerel gazeteler ATO’ya yıllık aidat parası olarak abone ücretinin iki misli para ödeyerek vazifesini yerine getiriyor.
Bugün sizlere ATO’nun hangi akıl ve mantık ile nasıl hizmet götürdüğünü yine kendi meclis oturumlarındaki konuşmaların derlendiği meclis tutanaklarından aktarıp sonrasında da yorumu okuyucularıma bırakmak istiyorum.
ATO, kuruluşunun 125.yılık anısına CEMAL GERDAN isimli bir şahsın şiir kitabını 2 bin adet bastırıp onu da meclis üyelerine hediye olarak gönderiyor. Okunsun istiyor.
ATO Meclis üyesi Halil Avcı, bu kitabı meclis oturumunda eleştirip ‘Bu şahsı tanımıyorum. Şiir kitabını basmışız. Şair şiirlerinde melankolik takılmış. Bu şiir kitabını bastıracağımızın yerine yaşayan veya yaşamayan ATO başkanlarını tanıtan, onlarla röportaj yapılan, anılara derleyen, Hacı Ömerler, Nuri Sabuncular, Bostanlı Salihler, Nuri Haslar, tanıtılabilirdi. Türkiye’ye mal olmuş Mustafa İnan gelecek nesillere tanıtılırdı’ diyor ve eleştirilerini sıralıyor.
ATO’nun FETÖ’den ceza alan Başkanı Atilla Menevşe bakınız Halil Avcı’ya yanıt verirken şiir kitabını bastırma gelişmesinin nasıl ortaya çıktığını meclis kürsüsünden nasıl izah ediyor?
“125.yılı anısına yazmak doğru değildi. Kabul ediyorum. Cemal Gerdan’ı tanıdınız mı? Çok entel bir adam. Bir süre önce yani bir sene önce Vali Bey dedi ki ‘Ya bir şey gelecek. Obusdsman Şeref Malkoç. Onu sen bir yere götür ama bu adam şey istiyor, salaş bir yer istiyor, kebap istiyor. Kebabı en iyi nerede yeriz? Tamam dedik Cemal Gerdan’ın yerine götürdük. Heyette gitti, çok etkilendik. O kitaptan bahsetti. Kitabını bastırmaya ben orada söz verdim, yayınlanmak üzere. O kitaptan 2 bin tane bastırdık. Bir kısmı da sizlere dağıtıldı. Kendisine de verdik. Onunla gurur duydum. Müthiş şair ve aynı zamanda bestekâr. Bu değerlerin ortaya çıkması lazım. Hata yaptıysam özür dilerim.”
Adamlar kebap yiyor, ayran içiyor, şalgamın keyfine varıyor. O gazla da kitap sözü verip esnafın ödediği aidatlar ile 2 bin kitap bastırılıyor.
Aynı ATO Başkanı ve yönetimi de yerel gazeteleri, yerel şairleri yok sayıyor. Onlara sadaka verir gibi abonelik vermeye çalışıyor.
Ey Atilla Menevşe, o kitaptan dolayı özür dileyeceğine yaptığın yanlış ise ve özür diliyor isen kitap için ATO’dan çıkan parayı kendi cebinden karşılasan olur mu?
Sen ATO’nun imkânlarıyla gelene gideni mi ağırlıyorsun? Anlaşılan bu işler böyle yürüyor.
ATO’nun paralarının nasıl kullanıldığını aslında bir örnekle ortaya koyduk. ATO ile ilgili gelişmelere devam edeceğiz. Atilla Menevşe ve kitap meselesi bu kadar kolay ifadelerle geçiştirilmemeli…
Yarın ATO serüvenine devam edeceğim. Daha neler oluyor neler!