Hafta sonunda gerçekleştirilen CHP Adana İl Başkanlığı seçimlerini dikkatle takip edenler bilirler ki ‘tek aday ile seçimlere gidilmesi’ noktasında ısrar ortaya konuldu. Genel merkez öyle istedi diyerek aday olan Hüseyin Kılıç yarıştan çekildi.
Hüseyin Kılıç’ın yarıştan çekilmesine de inanın anlam veremedim. Bir iradeye karşı duramıyor iseniz o vakit il başkanı olsaydınız ne yapacaktınız?
Yazımın konusu Hüseyin Kılıç değil elbette. Aday olur veya adaylıktan çekilir. Orası kişisel tercihidir. Lakin bundan sonra da eleştiri hakkı belirli ölçülere kadar olur.
Benim burada asıl vurgu yapmak istediğim konu CHP’nin il başkanlığı seçimlerinin kısır bir döngü içinde yapılmış olmasıydı. Hoş, bu kısır döngü sadece il seçimlerinden olmadı. İlçe seçimlerinde de tıpkısının aynısı yaşandı.
CHP’nin genel merkezi rahat etmek istiyor. Seçimlerde rahat bir ortam istiyor. Bunun içindir ki illere de talimat göndererek tek adaylık hevesinde olduklarını beyan edin bu siyasi iradeyi de hayata geçirtiyorlar.
İl başkanlığı yarışı öncesinde delegenin hür iradesi gibi söylemler ile yola çıkan CHP’liler, arkasından aday çıkmama kısıtlaması ile karşı karşıya kaldılar. Ve sandıktan çıkan sonuçta kimseyi mutlu etmez noktaya geldi.
Adana il başkanlığı veya diğer illerdeki seçimlerde delegenin oyları ile yönetim kurullarının seçilmesi uygulamasının tamamen ortadan kaldırılması gerekiyor. Kayıtlı üye yöntemiyle yapılacak olan seçimlerin daha da istikrarı getireceğini düşünenlerdenim.
Eğer bu tür il ve ilçe seçimlerini gerçekleştirmeyi sürdürür iseniz genel merkezlerin istedikleri olur. Adana’da genel merkezi temsil edenlerin istekleri olur.
CHP gibi demokrasiyi dilinden düşürmeyen partilerin de demokrasinin kurallarını ihlal ederek seçimlerini yapmalarına tanıklık edersiniz, ederiz.
Son günlerde Adana’da özellikle belediye başkanlarının siyasi iradeye hükmederek seçimlere müdahil olduğunu da görüyoruz, yaşıyoruz. Olmasa daha iyi ama herkes gelecek adına sendi siyasi ikballerini düşünerek hareket ettiklerinden her yere müdahil oluyorlar.
Adana’da Zeydan Karalar Beyin seçimlerdeki etkisini tüm CHP’liler hissettiği gibi tüm belediye başkanları da hissetti. Elbette karar mekanizmasında belediye başkanlarının da söz hakkı olacak ama delege yöntemi ile seçim yapılmasa bu kadar etkiyi partililer hissetmez.
Bu şekilde seçilen yöneticilerin de kente ne kadar faydaları olur? Bu sorunun yanıtını ancak yaşayarak görür ve veririz.
CHP’nin parti tabanının memnun olmadığını gördüğüm bir il başkanlığı yarışı gerçekleşti Adana’da. Hazurun listesinde yer alıp kongre salonuna gelmeyen, gelen ancak oy kullanmadan salondan giden ve sandıktan çıkan toplam oyları dikkate alacak olur isek bu memnuniyetsizliğin yansımasını görmüş, idrak etmiş oluruz.
Aslında bu sıkıntı sadece CHP’de olan bir sıkıntı değil. Siyasi partiler yasasının değişmesini istemeyen siyasi iradenin Türkiye’nin başına musallat ettiği bir sorun…
Tüm liderler siyasi partiler yasasından memnunlar. Memnun olunca da seslerini çıkarmadan delege avcılığı üzerinden siyaset yaparak işi götürüyorlar.
Heyecan vermeyen bir seçim yaşandı yazımın özeti bir adet bu…
Katılan olur ya da olmaz orası ayrı bir konu ama bu kadar heyecandan yoksun bir il başkanı seçeceğinize atama yapsaydınız daha iyi olurdu!
Şimdi bunun adına sandık ve demokrasi der iseniz ayıp edersiniz ayıp!