Haram ile helal arasındaki ince çizgiyi çizip ayırt edeceksin. Eğer edemez isen haramı helal gibi algılar ve ondan dolayı da hiç rahatsız olmazsın.
Alışkanlık yapar…
Özellikle yerel yönetimlerde bu çizgiyi aşanların haddi ve hesabı yok. Yetimin hakkı diye başlayan cümleleri kuranların dahi bu çizgiyi ortadan kaldırdıklarını yaptıkları uygulamalar sonrasında görüyoruz.
Belediyeleri ‘ne yapar isen yanına kar kalır’ diyerek gören ve bu anlayış içinde yönetmeye kalkar isen sonunda yaptığın bütün işler ‘haramın’ merkezinde kalıyor.
Seçimlerden önce adı üzerinde ‘giderayak’ sapla samanı birbirine karıştırıp ‘benden sonrası tufan’ diyenleri görünce inanın bu yöneticilerin ‘öbür dünyada yatacak yerleri yok’ demekten başkaca elimden bir şey gelmiyor.
Yurttaş gidiyor. Emlak vergisini, su ücretini, vergilerini kuzu kuzu belediyenin gişelerine yatırıyor. Sonra da ‘ben yiyemedim, siz yiyin’ diyerek o haramı helal gibi görenlerin eline teslim ediyor.
Önceki gün Adana Büyükşehir Belediyesi’nin bir biriminde 10 milyon lira paranın seçimler öncesinde ‘iç’ edildiğine ait duyum aldım.
Aklım durdu…
Alınan paranın nasıl harcanıp nerelerde kullanıldığını bilmiyorum ama doğru kullanılmadığından adım gibi eminim.
Amacı dışına çıkılarak yapılan hizmet asla ‘hizmet’ olamaz. Lakin oluyor bu memlekette…
Ben belediye başkanlığı yaptıktan sonra yanlışından dolayı hesap veren kişi sayısını bir elin parmak sayısını geçmeyecek kadar az gördüm. Görmeye de devam ediyorum.
Dönüp arkanıza bakın, kime ne oldu? Sorusuna bir yanıt arayarak haramı helal gibi görenlerin akıbetlerini bir değerlendirin.
Büyükşehir Belediyesi’nin seçimler öncesinde 10 milyon lira parasının nasıl iç edildiğini bilenlerin de çıkıp toplumun huzurunda bunu kamuoyu ile paylaşması, hesap sorması gerekiyor.
Yaparlar mı?
Endişem var…
Yapmaları gerekir mi?
Hiç vakit kaybetmeden hem de…
Bütün bu gelişmeleri dinleyip hakikatlere tanıklık edince, kulağımızla duyunca ayaklarımız bizi ASKİ veznelerine götürmüyor. Su paramızı yatıralım istemiyoruz. Belediyenin ilgili birimlerine giderek vergimizi yatırmak içimizden gelmiyor.
Nasıl olsa bu para doğru yönetilmeyip yine ‘iç’ edilecek endişesine kapılıyoruz.
İnşallah bu duyduklarımız ve tanıklık ettiklerimiz son olur.
Haram ile helal arasındaki çizgiyi de iyi çizip durması gerekenlerin duracakları yerde durmaları gerekir. Zamanı geldi ve geçti diyorum.
Yetimin hakkını yiyenler belli. Onlardan hesap soracaklarda sorsun artık hesabı diyelim ve derin bir bekleyiş içine girelim.
Allah ıslah eylesin…