Liyakatli insanları seçerek onlara ehil oldukları konuları teslim etmek doğru olan yöntemdir. Bu yöntemi gerçekleştirir iken liyakati kime göre değerlendirmek gerekiyor, nasıl tespit etmek gerekiyor?
Bütün sorun burada…
Önceki gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Muğla’da yaptığı canlı yayın konuşmasını bir yerel televizyonda baştan sona kadar izledim.
Kendisi ile çelişen insan göster bana diye birisi sormuş olsa, direk hiç tereddüt etmeden Kılıçdaroğlu’nu gösteririm.
Meydanda konuşuyor Kılıçdaroğlu. Diyor ki, ‘iki dönem belediye başkanlığı yapmışsın. Yerine genel merkez başka birisini aday yapmış. Sen küsüp başka partiye gidiyorsun. Bunun adına bencillik derler!’ Ve ardından ekliyor. ‘Makamlar kimseye baki değildir. Sen gideceksin, arkadan gelenler oraya oturacaklar’
Doğru söylüyor Kılıçdaroğlu, ama bunu kendisi yapmıyor. Seçim kaybederek koltuğuna yapışan liderlerden birisi olduğunu unutarak veya unutturarak bunları söylüyor herhalde Bodrum Belediye Başkanı ile ilgili olarak…
Kemal Kılıçdaroğlu yine meydanda konuşuyor. ‘Bakın size Bodrum’da genç bir aday getirdik karşınıza. Muğla Belediye Başkanlığı içinde mevcut başkanımızın elini kaldırdık’ diyor ve genç ile yaşlı arasında sıkışıp kalan bir yapısı ile aday yapmadığı ve başka bir partiden aday olan belediye başkanını karalamaya çalışıyor.
Sürekli seçim kaybedip yenilmekten yorulmayan Kemal Kılıçdaroğlu oysaki şunları söylese ya, ‘ben aday belirliyorum. Kafama göre istediğini atarım. Ben lider değil miyim? Arkadaş… Bu işler benden sorulur’
O vakit amenna…
Muhalefetin kel ve fodul olmasının bence en büyük nedeni bu olsa gerekir. Fazla büyümek istemiyorlar. Büyütülmeye de izin vermiyorlar.
Başarılı ve liyakatli insanları kendileri tespit ediyorlar! Başarısız kişileri de yine halka sorup danışmadan kendileri tayin ediyorlar!
Liyakat ama kime göre? Aslında bütün sorun burada. Bu sorunun yanıtını herkes ‘kendine göre’ diye yanıt vererek altını da böylelikle doldurmaya çalışıyor.
Tıpkısının aynısını Adana’da yaptı Sayın Kılıçdaroğlu…
Partinin temel taşlarını yerinden oynatır iseniz o vakit üstteki binayı ayakta tutmak zor olur. CHP’de bunu yaşıyor…
Liyakatin ölçüsünü de belirlemek zor değil aslında. Liyakatin elbette bir ölçüsü var. İzah ediliş tarzı var. Liyakatli insanın kim olduğunu tespit etmekte asıl sıkıntı. Göreceli bir kavram gibi eğer bu kavramın üzerinde keyfinize göre oynar iseniz o vakit sorunu çözemez ve işi ehil olmayan insanlara emanet ederek o kentin kaderiyle oynarsınız.
Yıllarca Adana’nın kaderiyle oynandığı gibi…
Bakın liyakatsizliğin bir örneğini vererek sözlerimi tamamlamak istiyorum. Meydanlara çıkan adaylardan kaç tanesi sizin önünüze bu kente ait proje koydu? Bu sorunun yanıtını arar iseniz Adana’nın da en büyük sorununun liyakatsiz kişiler tarafından yönetilme gayreti olduğunu anlasınız.
Bu yerel olur, genel olur hiç fark etmez…
31 Mart hayırlara vesile olsun diyorum. Ümit ederim ki bu kez ‘liyakatli ve ehil insanlar’ ile yolumuza devam ederiz…